Hacı İvaz Paşa

tarafından
240197
Hacı İvaz Paşa

Bursa – İvazpaşa caddesindeki İvazpaşa sokak’da.

Tokat’ın Kazova (Kazabad) nahiyesinde doğdu. Ahi Bayezid b. ivaz Hüseyin’in oğ­lu olup künyesi İmadüddin’dir. Çelebi Mehmed’in Amasya sancak beyliği zamanın­da ona intisap etti ve timarlı sİpahilerin­den oldu. 1402’de Ankara Savaşı’na katıl­dı. Timur tarafından esir alınan Yıldırım Bayezid’in ölümünden sonra şehzadeleri arasında başlayan taht mücadelelerinde Çelebi Mehmed’i destekledi. Bir ara Kazabad subaşılığı yaptı ( 141 1-1412 ) Çelebi Mehmed’in Rumeli’de kardeşi Musa ile mücadelesi sırasında Bursa subaşısı, bazı kaynaklara göre ise muhafızı oldu. Bu esnada Bursa Kalesi’ni kuşatan, hatta bir rivayete göre Yıldırım Bayezid’in mezarını açtırıp cesedini yaktıran fakat Çelebi Mehmed’in Şehzade Musa meselesini hallettiğini duyunca şeh­ri ateşe vererek kaçan Karamanoğlu Mehmed Bey’e karşı Bursa Kalesi’ni savundu (1414) .Müdafaadaki başarısından dolayı önce Bursa valiliğine getirildi, ardından da vezirlik rütbesiyle taltif edilerek merkeze alındı.

Hacı ivaz Paşa’nın önemli bir hizmeti de Çelebi Sultan Mehmed’in ölümü üzerine, Amasya’da bulunan büyük oğlu Murad’ın (ll. Murad) Edirne’ye gelinceye kadar geçen kırk günlük sürede bu padişahın ölümünün gizlenmesi sırasında oldu. Nitekim padişahın ağzından bir rivayete göre Karamanoğlu Mehmed, diğer bir rivayete göre ise İzmiroğlu Cüneyd üzerine sefer yapılacağını, bunun için ordunun Biga’da toplanması gerektiğini bildiren bir ferman yazdırmak suretiyle karışıklığı önledi.

ll. Murad’ın hükümdarlığı zamanında da vezir olarak devlet merkezinde bulunan ivaz Paşa, özellikle “Düzmece” lakabıyla anılan Şehzade Mustafa kuvvetlerini bölmek için önemli hizmetler gördü. Sultan Murad ile amcası Şehzade Mustafa kuvvetlerinin Ulubat nehrinin iki yakasında karşı karşıya geldiği esnada buradaki köprüyü yıktırıp emrindeki askerlerle Gölbaşı mevkiini tutmak suretiyle bu kuvvetlerin Bursa’ya girmesini önledi. Fakat ivaz Paşa’nın bu sıradaki faaliyetleri daha ziyade siyasi ağırlıklı oldu. Nitekim Şehzade Mustafa’ya yazdığı bir mektupta ona olan sadakatinden bahsederek Rumeli beylerinin ve İzmiroğlu Cüneyd Bey’in kendisini terketmek üzere olduklarını bildirmek suretiyle onu tereddüde düşürürken Cüneyd Bey’e yazdığı diğer bir mektupta da soyu belirsiz birine vezir olmasının kendisine yakışmadığını, ondan ayrıldığı takdirde Aydın civarında hakim olduğu eski yerlerin tekrar kendisine verilece-ğini vaad etti; bu arada eski beyliğinin ye- nilendiğine dair birde berat gönderdi. Bu mektuplar bir yandan Şehzade Mustafa’yı telaşa düşürürken bir yandan da Cü-neyd Bey’in ondan ayrılarak adamlarıyla birlikte Aydın iline kaçmasına sebep oldu. Diğer taraftan eski akıncı beylerinden olan ve bir süreden beri Tokat’ta mahpus bulunan Mihaloğlu Meh- med Bey’in serbest bırakılarak bir gece Şehzade Mustafa ordusundaki Evrenos, Gümlü ve Turahanoğulları gibi akıncı beylerine Mustafa’nın düzmece olduğunu söylemesi,bu akıncı beylerinin toplu- ca ll. Murad tarafına geçmesine ve Mustafa’nın kaçmasına yol açtı. O sırada II. Murad tarafına geçen, fakat ihanetleri yüzünden ikinci vezir Çandarlı İbrahim Paşa tarafından öldürtülmek istenen Rumeli beylerinin ve maiyetindeki akıncıların affedilmesini de ivaz Paşa sağladı.

İlginizi Çekebilir  Derviş Ali Türbesi

Veziriazam Bayezid Paşa’nın Düzmece Mustafa tarafından öldürülmesinden sonra Çandarlı İbrahim ‘in veziriazamlığa getirilmesi üzerine (1421) İvaz Paşa da ikinci vezir oldu. Ancak nüfuz rekabeti sebebiyle Çandarlı ile arası açıldı. Devrin ünlü alimi Molla Fenari de Çandarlı tarafını tutuyordu Bir suikasta uğramaktan korkan Hacı ivaz Paşa kaftanının altında sürekli zırh bulundurmaya başladı. Divan toplantılarına bile zırhlı olarak gelmesi muhalifleri tarafından ordu ile gizli ilişkiler içinde bulunduğu, padişaha suikast yapacağı ve tahtı gasbedeceği şeklinde dedikodulara yol açtı. Bunun üzerine II. Murad İvaz Paşa’yı önce vezirlikten azletti, daha sonra da gözlerine mil çektirerek Edirne’den uzaklaştırdı (1424). Bursa’da mecburi ikamete tabi tutulan Hacı İvaz Paşa, bir veba salgını sırasında kardeşleri Hacı Şerefeddin Çırak ve Hacı Hayreddin Hızır ile birlikte 9 Zilkade 831 (20 Ağustos 1428) tarihinde vefat etti. Mezarı Bursa’da Pınarbaşı Kabristanı’nın Kuzgunluk tarafındadır.

İlginizi Çekebilir  Uşşaki Şeyhi Hacı Yusuf Efendi

Değerli bir devlet adamı olan Hacı İvaz Paşa aynı zamanda büyük bir mimardı. Diğer ülkelerden sanat ehlini Osmanlı ülkesine davet ederek özellikle çiniciliğin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Aşıkpaşazade “Al-i Osman kapısında paşalarda çinilerle şölen onundur” demektedir. İvaz Paşa’nınmimar olarak Çelebi Sultab Mehmed adına imzasını attığı eserler arasında Bursa’daki Yeşilcami Külliyesi ile Dimetoka ‘daki camisinden başka Ulubat nehri üzerinde yeniden yaptırılan köprü ve Edirne’de Acemi Oğlanları Kışlası olarak kullanılan saray zikredilebilir. İvaz Paşa ayrıca Tuna nehrinden Edirne’ye su nakletmeyi planIayarak bunun için Deliklikaya mevkiinde kuyular açtırmışsa da bu çabası bir sonuç vermemiştir.

Hacı ivaz Paşa’nın Kazzaziye (imactiye) adıyla bilinen Bursa’daki medresesi XVI. yüzyıl boyunca 40 akçelik medreselerden olmuş, daha sonra 50’Iiye yükselmiştir. Bursa-inegöl arasında ham ve çeşmesi, inegöl’de mektebi, Dere kızık köyünde de camisi olan İvaz Paşa’nın ayrıca Tokat’ta da camisi, medresesi ve mahallesi; Kosava’da mescidi, medresesi, zaviyesi ve hamamı bulunmaktadır. Bu medrese XVI. yüzyılda Sahn-ı Sernan derecesinde idi. Hacı İvaz Paşa’nın bunlardan başka muh- temelen Edirne’de camisi, mahallesi ve sarayı vardı. İvaz Paşa inşa ettirdiği eserleri için dört vak- fiye tertip ettirmiştir. Bunlardan ilk üçü Tokat’taki tesislerine. 1 Cemaziyelewel 830 (28 Şubat 1427) tarihli dördüncü vakfıyesi ise Bursa ve civarındaki tesislerine aittir. Ayrıca her yıl Mekke ve Medi- ne fakirlerine dağıtılmak üzere para da tahsis etmişti .

İlginizi Çekebilir  Karaca Ali Baba

Hacı İvaz Paşa’nın Bari, Bekir, Mehmed, Mahmud ve Ahi Çelebi adlarında beş oğlu oldu. Bazı kaynaklarda Vesiletü’n-necdt müelliti Süleyman Çelebi de İvaz Paşa’nın oğulları arasında zikredilmekteyse de bunun sağlam bir mesnedi yoktur. Oğullarından Ahi Çelebi’nin (ö. 1437) Atai mahlasıyla şiirler yazdığı, Anadolu’da Türkçe gazellerle atasözü söyleme adetini onun başlattığı kaynaklarda zikredilmektedir .

Kaynaklar

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi