Ahi Yusuf Türbesi ; Antalya – Muratpaşa’da İskele güneyinde bulunan Mermeli Plajına giderken yol üstündeki Ahi Yusuf camii kıblesinde
Mevlânâ Celâleddîn’i Rûmî’nin oğlu Sultan Veled’in yazdığı Dîvanında Ahî Yusuf’tan bahsetmesi, Ahî Yusuf’u iyi tanıdığını göstermektedir. Konya’da şeyhi Ahî Evran’ın yanında yetişen Ahî Yusuf’un, Ahîlerin teşkilatlanması için her türlü yetki ve desteği veren I. Alaaddin Keykubad döneminde, şeyhi tarafından Antalya’ya gönderildiği düşünülmektedir. Şeyhinin emri ile Antalya’ya gelen Ahî Yusuf, Antalya Kaleiçi’nde Mermerli denilen mevkide medrese ve zâviyesini kurmuş ve kılıç ustası olduğu mesleğini de burada icrâ etmeye başlamıştır. Kılıççı Ahî Yusuf diye de bilenen Ahî Yusuf, atölyesinde çırak ve kalfalarına kılıç ustalığını öğretirken, medrese ve zâviyesinde de talebe ve müridlerini eğitmiş, onlara ilim ve irfanını aktarmış, Antalya’nın mânen ve madden kalkınmasında yüzyıllar boyu etkili olmuştur. Kurduğu Ahî medrese ve zâviyelerine, işçi ve çıraklardan başka, öğretmenler, müderrisler, kadılar, hatipler, vâizler, emirler, bölgenin saygın ve önder kişileri devam etmiş, bu medrese ve zâviyelerden üst düzey yöneticiler, tabibler, vâliler, komutanlar, müderrisler ve kadılar yetişmiştir.
Ahi Yusuf Mescidi, Osmanlı döneminde camiye dönüştürülerek kullanılmış olan iki burçtan biridir. Mescit bahçesindeki bir Selçuklu cami kitabesi 1250 tarihlidir. Ayrıca yine caminin güneydoğu köşesinde yer alan çeşmede II. İzzeddin Keykavus dönemine ait birkitabe bulunur. Bunun bir burç kitabesi olduğu bilinse de yapının Selçuklu döneminde inşa edilmiş olacağına işaret eden diğer bir ipucudur.
Kare planda küçük bir yapı olan mescidin bedenduvarları moloz taştan inşa edilmiştir. Dar bir silme ilenihayetlenen duvarlar, mekanı örten kubbeyi tamamen gizlemektedir. Ancak kuzeydeki giriş kapısı kesme taştan yapılmış olup kapı üzerinde küçük bir niş bulunan pencereler sivri kemer alınlıklıdır. Eser daha çok güney ve doğu cephelerde orijinal durumunu muhafazaetmektedir. Bazı kalıntılardan ve eski resimlerinden, evvelce kuzey cephede sütunlu bir son cemaat yeribulunduğu anlaşılmaktadır. Fakat bugün son cemaat yeri sütunları avlu duvarı giriş kapısı kenarlarında kalmıştır.Mescidin iç mekanı da çok sade olup kubbeye geçiş köşelerde Türk üçgenleri ile sağlanmaktadır. Kıble duvarı ortasında yarım silindirik bir niş teşkil eden mihrabın iki yanındaki pencereler sivri kemerlidir.
Meyilli bir arazi üzerinde yapılmış olan AhiY usuf Mescidi’nin kuzey cephede duvarları, diğercephelere göre daha yüksektir.
Mescidin güney tarafında, kale duvarlarının kalıntıları arasına yapılmış Ahi Yusuf’a (Kılıççı) ait türbe bulunmaktadır. Türbenin içinde bir sanduka vardır. İki katlı olan türbenin ikinci katı dervişlerin sema odası olarak bilinmektedir. Türbe kapısının tam karşısında üç tane mezar bulunmaktadır. Bir tanesinin başındaki mezar taşında mezarın kime ait olduğu yazmamakta, sadeceorayı ziyaret eden kardeşlerden bir fatiha istenmektedir.Mezarların ortasında bulunan bir kitabede ise Ayet’elKürsi yazılıdır.
Türbeyi genellikle kadınlar Perşembe akşamları ve Cuma sabahları ziyaret ederler. Sıkıntıları ve dilekleri için Allah’dan niyazda bulunurlar.