Halk arasında “Baklacı Baba” olarak bilinen, esas ismi ve hayatı hakkında bilgiye sahip olmadığımız ermiş bir maneviyat eri. 438 numaralı “Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri”nde “Baklacı Mescidi Vakfı” kaydı mevcuttur. Baklacı Baba’nın hayatı ve kişiliği hakkında ise yazılı kaynaklarda başka bir bilgiye rastlayamadık.
İ. Hakkı Konyalı, Ulus semtinde Hayırlı Sokak’ta, Kavaklı Camii diğer adıyla “Baklacı Baba” ismiyle bilinen caminin, Ankara’nın eski yapılarından biri olduğunu, mimari ve tarihi kıymete haiz olan bu eserin, o tarihlerde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce depo olarak kullanıldığını, camide bulunan kabrin Baklacı Baba’ya ait olduğunu, son cemaat yerinin kıble duvarında:
“Ya hazreti pir sultan Şaban-ı Veli el-halveti kuddise sırruhu. Ya hazreti pir-i sani Mehmed Nasuhi” ibaresinin güzel bir hatla yazılı bulunduğunu belirtir. Halvetilik Anadolu’da Türkler arasında taraftar bulan ilk tasavvuf ekollerindendir. 1940’lı yıllarda yıkılan bu eserin, Türk ahşap oymacılık sanatının güzel bir örnegi olan kapı kanatları, Ankara Etnoğrafya Müzesi’nde teşhir edilmektedir. Baklacı Baba’nın kabri nereye nakledilmiştir, bilmiyoruz. Ahşap kapı üzerindeki kitabede şu ibare yazılıdır: “Bu mescidin imarını Çoban oğlu Yakub 697 hicri – 1297
miladi yılında emretti.”
Bu mescidin Kastamonu ve civarına yerleşen Çandaroğullarından Süleyman Paşa’nın en küçük oğlu Çoban Bey’in oğlu Yakub Bey tarafından-yaptırılmış olması kuvvetli ihtimaldir. Bu mescid Halveti dergahı olarak kullanıldığına bakılırsa, Baklacı Baba’nın da Halvetiyye’ye mensup olabileceği akla gelmektedir. Şaban oğlu Mevlana Kemal Baklacı Mahallesinde bir “muallimhane” yaptırır ve 16000 akçe vakfeder. Bu okulda fakir ve yetim çocukların eğitim görmesini, öğretmeninin de kimseden hediye almamasını şart koşar.
Kaynak ; Manevi Mimarlarıyla Ankara , Abdülkerim Erdoğan , Ankara Büyükşehir Belediyesi Yayınları
Ankara Velileri I-II , Abdülkerim Erdoğan , Ankara Büyükşehir Belediyesi Yayınları