kayseri – incesu
Kayseri’de türbesi bulunan velilerdendir. Hayatı hakkında hiçbir tarihi malumat bulunmamaktadır. Mezarı ve şimdi yıkılmış bulunan zaviyesi Kayseri merkez Küllü (Küllüce) Köyü’nde, Kızılırmak kenarındadır. Yakın zamanlarda yenilenmiş bulunan türbesi, burada bulunan eski bir mezarlık içindedir. Mezarında bulunan mezar taşlarında da herhangi bir yazı bulunmamaktadır. Köylüler türbe çevresindeki, geniş bir alanın onun dergahına ait olduğunu söylemektedirler. Esasen köy türbe yakınındaki bir vadide bulunan eski yerinden tepede bulunan bugünkü yerine taşınmıştır.
Osmanlı dönemi 1500 ve1584 tarihli vakıf tahrirlerinde “Vakf-ı Zaviye-i Bostancı Çelebi” olarak tahriri yapılmış bulunan Bostancı Çelebi Zaviyesi (Tekke)’nin gelir kaynağı olan arazinin “Ambar Viranı Mezrası (ekinliği)’nın ve Kızılırmak kenarındaki Boyalı Mezrası veya Köyü” olduğu kayıtlıdır. Ambar Viranı, bugünkü şehrin Ambar arazisidir. Kızılırmak kenarında olarak belirtilen Boyalı Köyü’nün ise bugünkü Küllü Köyü olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten Ambar’da büyük bir arazi Bostancı Çelebi vakfına ait iken son zamanlarda yanlış olarak, oradaki Kara Mustafa Paşa vakıf arazisi ile birlikte kadastro tespiti ve mahkeme kararı ile maliye hazinesine yazılmıştır. Vakıf evladından Bayram Mazmanoğlu bu hususta vakfı kurtarmak için çalışmış ise de başarılı olamamıştır. Küllü Köyü’nde de bugün vakfa ait kayıtlı herhangi bir arazi kalmamıştır. Vakfın 1500 tarihli yazımında meşihatın (zaviye şeyhliğinin) Bostancı Çelebi evladından Elvan Çelebi veresesine ait olduğu ve halen Mevlana Cemal tarafından tasarruf edildiği kayıtlı dır.
XIII. veya XIV. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Bostancı Çelebi hakkında Hacı Bektaş-ı Yeli menkıbelerinde bahis bulunmaktadır. Buna göre sık sık Hızır (a.s.) ile buluşan Hacı Bektaş-ı Yeli bir gün Kayseri’nin yukarı tarafındaki Seykalan (kayıtlarda yanlış olarak Saklan olarak okunmuştur) Kalesi’nin (bu kale kalıntısı halen mevcuttur ve Fatih’le Karamanoğlu Plr Ahmed arasındaki anlaşmaya konu olmuştur) batısında (vakıf arazisinin bulunduğu Ambar’da) Hızır Aleyhi’sselam ile buluşur. Orada bir kişinin kavun ektiğini görürler (Ambar arazisi bugüne kadar kavunları ile meşhurdur). Önce Hacı Bektaş-ı Yeli sonra Hızır (a.s.) asıl adı Bahaeddin Çelebi olan bostan eken zata “Kardeş, bostandan bir kavun koparıp getir deyiyelim” derler. Bostan sahibi Bahaeddin Çelebi de “baş üstüne, inşallah olunca getiririm” deyince, ‘‘bunlar, belki olmuştur, bir dolaş ta bak” derler. Bahaeddin Çelebi “Bir bakayım” deyip bostana girdiğinde burnuna kavun kokusu gelir. Yeni ektiği bostan mahsul vermiştir. Bunlardan ikisini koparıp birini Hızır (a.s.)’a, diğerini Hacı Bektaş-ı Veli’ye verir. Böylece Hacı Bektaş-ı Veli Bahaeddin Çelebi’ye himmet eder ve onu velilik mertebesine ulaştırır. Bahaeddin Çelebi’nin adı da bundan böyle Bostancı Baba olur ve birçok kerametler gösterir.
Kaynak ; Kayseri ve Çevresinde Ziyaret Yerleri , Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayınları
Kayseri’nin Manevi Mimarları , Muhsin İlyas Subaşı , Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
Kayseri İlmiye Tarihinde Meşhur Mutasavvıflar , Ali Rıza Karabulut , Seyyid Burhaneddin Vakfı
Kayseri Uleması , H. Mehmed Zeki Koçer