Mevlana halid Bağdadi hz nin halifesi eskişehir – odun pazarı kabristanı
Hacı Mehmed Zülali Efendi (k.s.), Nakşibendi tarikatına men sub Eskişehir’in gönül sultanlarından biridir. Hayatları hakkında elimizde fazla bilgi bulunmamakla beraber günümüze ulaşan eserleri ve sözlü rivayetler vardır. Kızları Hatice Hanım’ın torunu Bahri Dede’nin hayatta iken sevdiklerine anlattığı sözlü rivayetlere göre; Mehmed Zülali Efendi‘nin ailesi günümüzde Özbekistan sınırları içerisinde bulunan Buhara yakınlarında Belov denilen beldeden Eskişehir’e gelmişler. Mehmed Zülali Efendi; aşağıda bahsedeceğimiz kendilerinin istinsah (kopya-çoğaltma) ettiği Reşahat’ın son sayfasına yazılan “Zülali Efendi Belovi Mevleviden…” notundan Buhara’ya bağlı Belov beldesinde doğduğu anlaşılıyor.
Doğum tarihlerini de bilmiyoruz. Ancak yine Reşahat’ın orjinal metninin 297. sayfa kenarına kendilerinin yazdığı; ”…hizmet intihabıyla meşgul Mehmed Zülali, otuz dokuz tarihinde (1239) Şam-ı Şerif’de, mürşidi’s-sakaleyn, Hazreti Mevlana Şeyh Halid Zülcena heyn, hizmetlerinde iken…’ diye devam eden notdan 1239/1823-24 yıllarında tarikat erkan ve adabını tahsil için Şam’da bulunduğunu öğreniyoruz. Bu yılları en düşük ihtimalle gençlik yılları kabul edersek 15-16 yaşlarında olması gerekir. Buradan hareketle 1807- 1808 yıllarında bu aleme teşrif ettiklerini söyleyebiliriz.
Torunları Bahri Dede Efendi’nin anlattıklarından; Mehmed Zülali Efendi‘nin dedesinin isminin Şıh Abdullah olduğunu ve Buhara’da “Sakinler Medresesi” müderrisliğini ifa ettiğini öğreniyoruz. Hacı Mehmed Zülali Efendi, tarikat erkan ve adabı tahsili için Şam’da Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretlerinin daire-i saadetlerin de bulunmuşlar. Bahri Dede:
“Dedem Zülali Efendi, Mevlana Halid Hazretleri yanında fazla kalmayıp Nakşibendi-Halidi tariki üzere icazet almış. Böyle kısa sürede icazet alınca, tekkede yıllardır bulunan bazı dervişler şaşırmışlar. Dervişlerin merakı Meulana Halid Hazretlerine malum olunca bir sohbetlerinde ihvanına “Eskişehirli buraya geldiğinde gönül lambasının camı, gazı ve fitili hazırdı. Biz sadece onu uyandırdık”buyurmuş. Mehmed Zülali Efendi, muhtemelen icazet aldıktan sonra Hacca giderek Hac görevini de ifa edip Eskişehir’e dönmüşler.
Eskişehir Orta Mahalle Temettuat Defterinde, 1845 yılında Hacı Kayyumoğlu Molla Mehmed ismiyle 16 numaralı hanede ikamet etttiği ve attarlık mesleği ile uğraştığı kayıtlıdır. Reşahat’ın ilk kapak altı sayfasına yazılan: “iş bu kitab-ı müstetab, Eskişehir’de sakin, Attar el-Hac Zülal Efendi rahmetullah’ı aleyh rahmeten vasıa Hazretlerinin Reşahat-ı Şerifi’dir” notu da bu bilgiyi teyid etmektedir. Malum olduğu üzere “attar” güzel koku ve şifalı bitkiler satılan yere ve satanlara deniyor. Mehmed Zülali Efendi hastalara tıbbi bitkilerden ilaç da yapmaktadır. Özel arşivimizde bulunan hazrete ait bu konudaki üç eserden, onun farmakoloji ilmine de aşina olduğunu görüyoruz. Eserlerde; hangi hastalığın hangi ilaçlarla tedavi edileceğine ve bu ilaçların nasıl yapılacağına dair bilgiler bulunmaktadır.
Hacı Mehmed Zülali Efendi, attarlık mesleğinin yanında, Eskişehir ve çevresinde Tarikat-ı Nakşibendiye-i sevdirmeye çalışmışlar. Bu dünya aleminde kaldığı süre içerisinde maddi hastalara maddi ilaçlar, manevi hastalara da manevi ilaçlar sunarak hastaların ve taliblerin derdine derman olmuşlar. Odunpazarı semtinde bulunan Orta Mescid (günümüzde Orta Cami) aynı zamanda Zülali Efendi‘nin şeyhi olduğu Nakşibendi dergahıdır. Bu konuda günümüze ulaşan sözlü rivayetlerin yanı sıra, Orta Cami minare kitabesini yazan kişi olarak “el-fakır Zülali” imzası bunu doğrulamaktadır. Ayrıca cami zemininde kayma olduğu için “2013 Eskişehir Türk Dünyası Kültür Ajansı Kalıcı Eserler Daire Başkanlığı” tarafından Orta Cami temellerine kadar söküldü. Günbegün biz zat takip ettiğimiz söküm esnasında; caminin kuzey tarafında bulunan girişin sağ ve sol tarafındaki odalarda üzerleri sıva ile kapatılmış ocak, kitaplık ve gömme dolap yerlerinin açığa çıkması söylediklerimizin doğruluğunun en güzel işaretiydi.
Fatma Hanımefendi ile izdivac eden Hacı Mehmed Zülali Efendi’nin Hatice ve Mustafa isminde iki çocuğu vardır. Bereketli bir ömrün ardından 1900’lü yılların başında sevenlerini gözyaşları içinde bırakarak irtihal-i dar-ı beka eyleyen Hacı Mehmed Zülali Efendi‘nin kabr-i şerifleri Eskişehir Odunpazarı Kabristanı’ndadır. Himmetleri hazır ruhu şad olsun.
Eserleri
Müntehab-ı Terceme-i Reşahat: Hacı Mehmed Zülali Efendi tarafından istinsah edilen ve özel bir kütüphanede bulunan eser; aynı sayfada orijinal metin ve transkrip edilmiş şekliyle “Reşahat” adıyla 2013 yılında yayınlandı.
Divan: Güldeste demek daha doğru olur. 392 sayfadır. Zülali Efendi’nin kendi şiirlerinin yanısıra değişik dıvanlardan alınmış şiirler vardır. Siyah kapak (çizgili deftere kaplanmış) 16x10cm. ebat larında olan eserin başlangıç kısmında ayeti kerimeler ve hadis-i şerifler yazılıdır. Eser günümüz harflerine çevrilmiş olup yayına hazırlanmaktadır.
Zübdetü’r-Resailil-Farikiye ue Umdetü’l-Mesôcili’s-Sufiye: Milli Kütüphane 26 Hk 23/1 arşiv kaydında bulunan eser Arapçadır. İstinsah tarihi 1269 (1851) yılı olan eser üzerinde tercüme ve yayına hazırlama çalışmaları devam etmektedir
Tasavvuf Risalesi: Molla Mehmed Murad Efendi’nin “Tasavvuf Risalesi”nin şerhidir. Arapça olan risale, Milli Kütüphane 26 Hk 994 Arşiv numarasında kayıtlıdır. 11 varak olan eserin ilk varağı eksik tir. Tercüme edilmiş olup, yayına hazırlanmaktadır.
Cami’us-sahih: Sahihu’l-Buhari adıyla da bilinir. Kastalani’nin Buhari şerhinin birinci cildidir. Milli Kütüphane 26 Hk 1 arşiv nu marasında kayıtlı olan eser, Mehmed Zülali Efendi tarafından 1278/1860 yılında intinsah edilmiştir. Bugüne kadar değişik yayınevleri tarafından yayınlanmıştır.
Kaynak ; Eskişehir Bilgeleri , Abdülkerim Erdoğan , Eskişehir Valiliği