Tekirdağ – Hayrabolu – Eren sokak’da yer alan Hayrabolu kız öğrenci yurdunun arkasında.
Bayrami – Melami şeyhlerinden olan Hayrabolulu Şeyh Ahmed Sarban hazretleri , Hayrabolu’da doğmuştur. Doğum tarihi belli değildir. Çocukluğu ve tahsil hayatı hakkında da fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Memleketinde devecilik yaptığı için “Sarban” lakabıyla meşhur olmuştur. Ahmed Sarban genç yaşlarında Yeniçeri Ocağı’nda 26. Ortayı meydana getiren levazımat ve ulaştırma komutanlığına kaydolmuş ve subay rütbesi alarak devecibaşılığa kadar yükselmiştir.
Kanunî Sultan Süleyman’ın 940/1533-34 senesinde gerçekleştirdiği Irak Seferine devecibaşı olarak katılmış ve bu sefer esnasında Pir Ali Aksarayi ile Karaman da görüşmüş ve kendisine intisap etmiştir.Bu hizmet, onun dünya ile kalbi bağının kesilmesine yol açmış ve şeyhinden hilafet aldıktan sonra memleketine giderek vefatına kadar burada irşad faaliyetinde bulunmuştur.
Ahmed Sarban hazretlerinin; Pir Ali Sultan ile tanışmasından önce keyif ehli bir kimse olduğu ve Pîr Ali’nin ona: “Sen dünya alakası ile paslanmaya layık bir kimse değilsin; sen bir cevhersin , dünyanın süsüne ve alayişine gönül verme! ” demiştir.
Pir Ali Aksarayi‘ye intisap ettikten sonra 17 sene tasavvufi irşad ve eğitimle meşgul olan Ahmed Sarban’ın Hayrabolu daki hizmet süresi 12 yıl kadardır. Melami silsilesinde Kutubluk makamının Pir Ali Aksariyi‘den oğlu İsmail maşuki‘ye geçtiği kabul eden kaynaklar , Şeyh İsmail Maşuki’nin idamından sonra silsilesinin Ahmed Sarban Hazretleri ile devam ettiğini kaydetmektedirler.
Ahmed Sarban‘ın müridlerine göndermiş olduğu mektupları ve daha çok tasavvufî konulan ihtiva eden bir de divanı vardır. Bayrami Melamiler içinde yetişen şairlerin en önemlilerindendir. Ahmed Sarban’ın saf bir Türkçe ile yazdığı divan halk ve tarikat mensupları arasında son derece beğenilmiş, bu vesile ile tarikat içindeki hakimiyetini de güçlendirmiştir. Halk arasında “Kaygusuz Sultan” diye meşhurdur. Şiirlerinde Ahmed ve Kaysusuz mahlasını kullanmıştır.
Sarı Abdullah Efendi’nin Semeratu’l fuad isimli eserindeki rivayetlerine göre Ahmed Sarban Hazretlerinin çok huysuz ve geçimi zor bir hanımı varmış. Şeyhlerini görmeye gelen müridlere: “Siz bu heriften ne meded umuyor ve ne hayır bekliyorsunuz, sizin hiç işiniz yok mu?” tarzında konuşmalar yaparmış. Bu hale müridleri bir mana veremiyorlarmış. Onların bu hallerini gören Ahmed Sarban, durumu açıklamak mecburiyetinde kalarak şunları söylemiş: “Kardeşlerim, durum sizin zannettiğiniz gibi değildir. Maksat çirkin huylu insanlarla da geçinmenin mümkün olabileceğini göstermektir.” Şakayık-ı Numaniye adlı eserde de ilave olarak şu bilgiler yer alır ; Ahmed Sarban’ın vefatından sonra, hanımının kadrini anlayıp gece gündüz: “Yazıklar olsun, ben senin kadrini, kıymetini bilemedim!’ ‘diye ağlayıp sızladığını da kaydetmektedir.
Ahmed Sarban Hazretlerinin yetiştirdiği iki önemli halifesinden Vizeli Alaeddin Efendi memleketi Vize’de faaliyet gösretip Melamiliği Rumeli’ye yaymış ve yine Vize’de 1562-63 ‘de vefat etmiştir. Melami silsilesinde Ahmed Sarban Hazretlerinden sonra kabul edilen diğer halifesi Hüsameddin Ankaravi ise zaviyesini Ankara’ya kurarak Melami yolunu Anadolu’ya yaymıştır.
Ahmed Sarban Hazretlerinin Vefatı ve Türbesi
Ahmed Sarban Hazretleri ; 1545-46 (H. 952) yılında Hayrabolu’da vefat etmiş ve kendi adına yapılan tekkenin türbesinde sırlanmıştır. Sandukasına dayalı bulunan levhada şunlar yazılıdır ;
Cenab-ı Pir Ahmed kutb-i devran-ı velayet kim
Katar-ı kudsün oldur Sarban-ı rah-peyması
Cenab-ı hazret-i Salih’den almış galiba feyzi
Ki zira Sarbanlık hizmetinin oldur îması.
Giderken karbanı salikan-ı Kabe-i vasle
Konak yeri olurmuş ol guruba aşk şahısı.
Kalır mı salik-i gümrah olup hiç tih-i hayrette
O sahib üştüranı himmetin bak var mı hemtası.
Medihan oldu vasfınla “Halîm “in maksadı oldur
Bırakma yarını yolda budur senden temennası.
Ziyaret eyleyince rihleti salın hisab ettim
Şütürban oldu ol zatın zihi tarîh’i ra’nası
1950’lilerde Hayrabolu’yu gezen ve buradaki eski eserlerle beraber Ahmed-i Sarban Hazretleri’nin türbesini ve bu türbenin haziresini de araştıran Rıfkı Melül Meriç diyor ki: “Kanunî Sultan Süleyman’la birlikte Irakayn seferine iştirak etmiş olan Bayrami ve Melami ileri gelenlerinden Sarban Ahmed’in Dergahı Postnişini Şeyh İbrahim Gülşeni’nin, Pir Ali Sultan’da nihayet bulan neslinin merkadleri, Hayrabolu’da münderis türbelerden birkaçıdır. Sarban Ahmet’in meşhur devesinin de medfeni kaldırılmıştır. Sarban Ahmed Dergahı haziresinde olup bugün yerleri belli olmıyan tanınmış kimselerin bir kısmı şunlardır:
Sarban Ahmed’in oğlu Şeyh Mehmed,
Oğlu Şeyh îbrahîm Elifi (Müretteb dîvan sahibidir.),
Şeyh Mehmed Mahvî (Oğludur, Fakat Çarşı Camiinde medfun idi. Edirne’de Ekmekçioğlu Ahmed Paşa Zaviyesi Şeyhi Sır Mehmed Abdi’den müstahleftir; matbu’ dîvanı vardır.),
Feyzullah oğlu Şeyh Mehmed Emîn (Tahmîsatı vardır.).
Şeyh Hacî Mehmed Emin
Kaynaklar
Melamilik ve Melamiler , Abdülbaki Gölpınarlı , İnkilap Yayınları
Anadolu Tasavvuf Önderleri , Doç.Dr. Kadir Özköse , Ensar Yayıncılık
Sergüzeşt , Lalizade Abdülbaki Efendi , Furkan Yayınları
Hayrabolulu Melami Şeyhi Ahmed Sarban , Şaban Er , Kutupyıldızı Yayınları
Melamilik ve Osmanlı Devri Melamileri , Şaban Er , Kutupyıldızı Yayınları
Anadolu Erenleri Melamet Hırkası , Mehmed Hakan Alşan , Kurtuba Yayınları
Taşköprülüzade İsamuddin Ebu’l Hayr Ahmed Efendi , Eş-Şakaiku Numaniyye Ulema Devleti Osmaniyye , İz yayınları , 2007