Gaziantep – Şahinbey – Kalenin içinde hamamın kuzeyinde 12 numaralı burcun içinde
Kalenin yegane kapısı olan kuzeybatı köşedeki kapıdan girilip sola, yani doğuya doğru yokuş yukarı devam eden beşik tonoz örtülü dehlizin sonunda, kuzeye bakan burcun içinde eskiden bir mezar olduğu rivayet edilmektedir. Bugün bir kısmı yıkılmış olan bu burçta kitabe, tezyinat ve türbe görünüşü veren herhangi bir teferruat mevcut değildir.
16. yüzyılın ortalannda Antep’i ziyaret eden Evliya Çelebi de halkın bu türbenin İmam Gazaliye ait olduğuna inandığını bildirdikten sonra bunun gerçek dışı olduğunu şu sözleriyle ifade etmektedir: “Kale kapısı mabeyninde İmam Gazali ki, tabiindendir. Şafii mezhebinde ulu sultandır. Mutaflık ile geçinirdi. Kazzazlar (ipekçiler), pirlerinin İmam-ı Gazzali olduğuna inanırlar, ama galattır. Cümle Antep halkının güzel zanlarının neticesi, İmam Muhammed Gazzalî ve biraderi Ahmed Gazzalî Antep kalesinde medfundur; amma galattır”.
Evliya Çelebinin “amma galattır” yani (yanlıştır, başka bir kelimeden bozulmuştur) demesi, yerinde bir görüştür. O halde, bu “Gazzalî” sözünün “yün eğiren, iplikçi” anlamına geldiği, keza ipekçi anlamına gelen “kazzazî” sözünün de “gazzali” sözüne ne kadar benzediği açıktır.
Antep’teki ipekçilerin ve dokumacıların, Antep’te türbesi bulunan bu şahsı 1920’li, 1930’lu yıllara kadar mesleklerinin piri olarak görüp mezarını ziyaret etmeleri, ona kurban kesmeleri, ahilik geleneğine göre peştemal kuşatmaları, aslında İmam Gazzali Türbesi’nin isminin, meşhur filozof ve din bilgininden değil, Antep’li bir meslek pirinden geldiğini göstermektedir.
Bali oğlu İbrahim Bey’in 893 (1487) yılında yazarak Memluklü sultanı Kayıtbay’a takdim ettiği Hikmetname isimli ansiklopedik şiir kitabında bu türbeden de bahsedilmekte ve şöyle denilmektedir :
Anın hısnındadır Allahu alem
Makam-ı Ahmed-i Gazzali’nin hem
Bali oğlu İbrahim Bey bu şiirinde Ahmed-i Gazzalî’nin makamının Antep kalesinde olduğunu söylerken “Allahu alem” (doğrusunu Allah bilir) demek suretiyle tereddüdünü de ihmal etmemiştir. Fakat onun bu sözleri, 1487 tarihinde bile bu inanışın artık iyice yaygınlık kazanmış olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Bize öyle geliyor ki türbe olduğu söylenilen, fakat aslında belki bir mezardan ibaret makber olan bu makamın tarihi, Antep şehrinin ve kalesinin Eyyubilerin elinde önem kazandığı 12. yüzyıl sonları ile 13. yüzyıl başlarına kadar geriye gitmektedir. Sadece Antep’te değil, hemen hemen bütün Türk kalelerinde sevilen meşhur dinî veya menkıbevi bir şahsa ait bir mezar bulunmaktadır. Böyle bir mezarın veya makamın, türbenin bulunması veya bulunduğuna inanılması, kaleyi savunan şehir halkının ve askerlerin maneviyatını kuvvetlendireceğine şüphe yoktur. İşte Antep kalesindeki İmam Gazzali Türbesi’nin veya makamının bulunduğuna inanılması da böyledir.
Sonuç olarak söylemek gerekirse bu türbe İmam Muhammed veya kardeşi Ahmet Gazzalî’ye ait olmayıp, 12-13. yüzyılda yaşamış Antep’li bir gazzalî (iplikçi, dokumacı) veya kazzazî (ipekçi) lakaplı meşhur bir şahsa aittir.
Kaynak ; Türk Kültür Varlıkları Envanteri – Gaziantep – Türk Tarih Kurumu – Prof Dr. Nusret Çam