Garip Dede , Kara Dede , Kurt Dede
Adatepe köyünün 7-8 km uzağında bulunan eski yerleşim yerinde, üç ayrı tepede Garip Dede, Kara Dede, Kurt Tepe Dede yatırları bulunmaktadır. Köy halkı adak adayacağı zaman ya da bir isteği olduğunda bu yatırları ziyaret eder. İsteklerinin gerçekleşeceğine inanırlar. Bazen de imam köy halkını toplayarak yatırları ziyaret eder, mevlit okuyup dua ederler.
Bu yatırlardan Garip Dede ile ilgili şöyle bir anlatı vardır. Garip Dede yaşadığı dönemde yöre halkının çeşitli hastalıklarına çare bulurmuş. İlaçları köyün yanındaki ormandan üretmekteymiş. İlaçla düzelmeyecek durumlarda ise dua edip halkın dertlerine çareler bulmuştur. Garip Dede’nin yanında da iki mezar daha bulunmaktadır. Anlatılanlara göre bu mezarlardan birinde bir gelin yatmaktadır. Bu gelin köyden bir delikanlı tarafından kaçırılmıştır. Uzun bir süre dağlarda gezen kız ve erkek köylerine dönüp düğün yapmışlar. On beş gün sonra ise kız ölmüş. Mezar taşına gelinin simgesi olarak altın figürleri işlenmiş. Garip Dede yatırı köyün eski yerleşim yerinde bulunmaktadır.
Halk arasında, üç ayrı tepede bulunan dedelerin geceleyin ellerinde fenerlerle birbirlerini ziyaret ettiğine inanılır. Söylentilere göre halk arasından bu dedeleri görenler vardır.
Kamber Dede
Balcılar’a yakın bir mevkidedir. Anlatılanlara göre, çok eskiden Eşelek köyünden bir yaşlı adam hacca gider. Balcılar’ın çobanı da bir gece hacca giden dedeye börek götürüp geri döner. Dedeyi hac dönüşü köy meydanında karşılarlar. Dede kendisine börek getiren çobana, “asıl hacı sensin ben değilim beni arayan olursa şu yukardayım”, der. Kamber Dede ölür ve oraya gömülür.
Tekke Dede
Tekke Dedesi’nin Gökköy’ün ilk gelenlerinden olduğu söylenmektedir. Mezarı köye 20 dakikalık mesafede bir tepede bulunmaktadır. Zamanında keramet ehli biri olduğu anlatılır. Ayrıca köyde, yanında birçok kişiyi çalıştırdığı, onlara yemek verdiği ve yatacak yer sağladığı, hayırsever bir insan olduğu söylenmektedir. Bu yatıra olan saygı, köyde 1976 yılında çıkan ve köyün tüm civarını kül eden yangının Tekke Dede mezarının çevresine etki etmemesiyle daha da artmıştır. Köylü yatırın çevresindeki ağaçların ulu olduğunu düşündüğü için buradan ağaç kesmenin ve dal kırmanın uğursuzluk getireceğine inanıyor.
Tekke Dedesi ile ilgili anlatılan bir rivayete göre yatırın yakınlarından yüklü eşeğiyle geçen bir adam orada bebeğini emziren bir kadın görür. Kadına sarkıntılık etmek ister. Dönüşte kadını aramaya başlar. Ancak kadını bulamaz ve eşeğinin yanına geldiğinde eşeğin yüküyle birlikte ağaçta asılı olduğunu görür. Bu ve benzeri anlatılardan dolayı yatıra yakın yerlerde hiçbir şeye el sürülmemektedir. Hayvanlar yatıra yaklaştırılmamakta, orada otlayan hayvanların öleceğine inanılmaktadır. Yakın bir zamanda tarla yollarını düzelten bir dozer bu yatırın etrafını da düzeltmek istemiş fakat bıçağı kırılarak işi bırakmıştır. Önceden hayır günü Tekke Dedesi’nde yapılmaktayken, günümüzde köy meydanında yapılmaktadır.
Doğru Atan Dede
Doğru Atan Dede eski bir savaşçı mezarıdır. Bu askerin okçu olduğu ve okunun hiç hedef şaşırmadığı anlatılmaktadır. Köyün çıkışında Doğru Atan Dede’ye ait mezar taşları hala bulunmaktadır.
Koyun Baba
Koyun sürüleri bulunan Koyun Baba bütün hayatını koyunlarının içinde geçirmekteymiş. Namazında, niyazında, dinine bağlı, kimseye karışmayan bir insanmış. Koyunlarının arasında namazını kılarken vefat ettiği için bu adı almıştır. Gökköy’de ayrıca Kilimli Nene, Bayraklı Dede yatırları da bulunmaktadır.
Habip Dede
Habip Dede’nin mezarı Subaşı köyünün eski mezarlığında ağaçların içinde bulunmaktadır. Habip Dede 93 harbinde evliyalarla toplanıp düşmana toprak atmış ve düşmana karşı üstünlük sağlamışlar. Habip Dede’nin mezarının üstünde pazartesi günleri ışık yandığı söylenir. Köyden Lapseki’ye biri gittiğinde oradan birisi, “geçmiş olsun, akşam köyünüz yanıyordu” der. Köylü öyle bir şey olmadığını söyler. Adam da nasıl olur “Habip Dede’nin mezarı tarafı yanıyordu der. Durum sonradan anlaşılır. Işık, Habip Dede’nin mezarından gelmekteymiş.
Garip Dede yatırı
Garip Dede yatırı ilçeye dört km mesafedeki Yenice köyünde bulunmaktadır. Asıl ismi Garip İsmail olan Garip Dede’nin yatırı eskiden taş öbeği şeklindeymiş. Garip Dede bir gece köyden Şerif Ali Koru adlı kişiye görünmüş. Daha sonra Şerif Ali Koru burayı türbe haline getirmiş. Köyde adetlere göre her gelin bu türbenin önünden geçirilir. Türbede geceleri mum yakılırmış. Bu mumu yakan kişi bir dilek tutarmış. Dileğinin gerçekleşmesi için arkasına bakmadan geri dönermiş.
Çamlık Dede yatırı
Çamlık Dede yatırı Çardak’tadır. Anlatılır ki, Çardak’ta “Arap” diye biri varmış. Bu adam hamama odun taşırmış. Odunları çamlığın arkasındaki ormandan kesermiş. Bir gün geç kalmış, uzağa gitmemek için çamlıktan kesmeye karar vermiş. Odun keserken baltanın altından durmadan küçük bir kuş geçiyormuş. Adam hayret etmiş. Bu sırada kendi hayvanları da birden bire ürkmüş. Adam aldırmamış ve çamları hamama getirip ateşe atmış. Gece rüyasında Çamlık Dede’yi görmüş. Dede ona odunları tekrar aldığı yere götürmesini söylemiş. Arap yanan odunları nasıl götüreceğini düşünürken odunların ateş içinde yanmadığını görmüş. Odunları alıp tekrar çamlığa götürmüş. Çamlık Dede karşısına çıkmış ve Araba, “Kuş oldum anlamadın. Hayvanlarını ürküttüm anlamadın. Bir daha bu çamlıktan odun kesme.”, demiş. Arap bu olaydan kırk gün sonra ölmüş. Köyde yatırlara olan inanç çok kuvvetlidir. Özellikle Çamlık Dede’ye büyük saygı gösterilmektedir. Bu yüzden onun bulunduğu çamlıktan tek bir dal bile alıp evlerine götürmemektedirler. Eğer alırlarsa başlarına kötü bir şey geleceğine inanırlar.
Havanlı Dede
Rivayete göre köyden birine havan lazım olmuş. Evinde havan olmadığından Havanlı Dede’nin havanlarını almış. Havanlar bütün gece evin içinde kendi kendilerine yuvarlanıp durmuşlar. Adam ertesi gün erkenden havanları alıp yerlerine götürmüş. Bu olaydan sonra havanlara köyden kimse dokunmamış.
Galfadız Dede
Savaş zamanı köyden üç kardeş savaşa gidiyorlarmış. Köyün çıkışında bir alfat ağacının altında namaza durmuşlar. Namazı bitirip kalkarken bir dedeye rastlamışlar. Dede, “Nereye gidiyorsunuz gençler?”, diye sormuş. Savaşa gidiyoruz dede, demişler. “Bakın başınız sıkışırsa Galfadız Dede diye seslenin o size yardım eder”, demiş. Gençler savaş sırasında sıkışmışlar. Birinin aklına gelmiş. “Yetiş Galfadız Dede!”, diye bağırmış. Gençler daha ne olduğunu anlamadan bir dede düşmanı dağıtmış. Olaydan sonra savaş alanında kırık bir öğendir ucu dikkatlerini çekmiş. Yıllar sonra savaş bitmiş gençler kırık öğendir ucu ile köye dönmüşler. Köye girdiklerinde karşılaştıkları o dedenin çift sürdüğünü görmüşler.
Bakmışlar ki dedenin elindeki öğendirin ucu kırık. Getirdikleri öğendir ucunu takmışlar. Dedenin sopasına tam olmuş. Bu dedenin Galfadız Dede olduğunu anlamışlar. Dede, “İşte bunu yapmayacaktınız. Şuraya mezarımı kazın da içine gireyim. Çünkü adettendir, savaş meydanında düşen savaş meydanında kalır, demiş. O günden sonra köyde dedeyi kimse görmemiş.
Mustafa Dede
İlçeye 20 km mesafedeki Taştepe köyünde, ermiş bir kişi olarak bilinen Mustafa Dede’nin mezarının başında bulunan ağaca köylü dilek tutarak çeşitli bezler bağlamaktadır. Dilek tutup dua eden köy halkı, dilekleri gerçekleştiğinde türbenin başında mevlit okutmaktadır.
Kaynak. ;
Aziz Kılınç. Lâpseki ve Yöresinde Manevi Ziyaret Yerleri ve Buna Bağlı Anlatılar —Mekân ve İnsan İlişkisi Bakımından
Çanakkale Evliyaları , Abdulhalim Durma