Ankara – Kahramankazan – kumpınar köyü
Mehdi Şeyh, Murtad Ovası (Murtazaabad)’nda, Ankara Çayı’na karışan Ova Çayı’nın doğusunda ve yakınında bir zaviye kurarak, Oğuz Türkmen boylarının iskanına öncülük etmiş erenlerdendir. “Mehdi’ ; kurtulmuş, doğru yolu bulmuş, hidayete ermiş kişi anlamına gelmektedir. Zaviyesinin bulunduğu yer zaman içinde şenlenmiş ve “Şeyh Mehdi ve “Tekke-i Meyti” adıyla anılan bir köy kurulmuştur. Günümüzde Mehdi Şeyh Köyü, Ankara-İstanbul karayolunun batısında ve Kazan ilçesine bağlı “Kumpınar” adıyla anılan mahalledir.
1530 yılı Ankara Tahrir Defteri “Murtazaabad” kazası vakıfları arasında “Vakfı Zaviye-i Mehdi Şeyh; iki çiftlik yer, taallukat 2 nefer, hasıl 450″173 kayıtlıdır. Bu kayıt tan Mehdi Şeyh evladından iki kişinin olduğu anlaşılmaktadır. 1571 yılı ”Ankara Vakıf Defteri”nde de Bitik Köyü’nde iki çiftlik yer, İbrahim Efendi tarafından Mehdi Şeyh Zaviyesi’ne vakfedilir ve çiftliğin yıllık geliri 450 akçedir. 1749 yılında “Murtazaabad” kazasının ”Mehdi’ köyünde bulunan “Şeyh Mehdi Zaviyesi”nin tevliyet ve zaviyedarlığı evlada şart kılındığından, vakfın iki çiftlik yerinin evlattan İbrahim Dede’nin vefatı üzerine, Şeyh Mehdi evladından Seyyid Ahmed bin Ahmed’e tevcih edilir. 1756 yılında da Şeyh Mehdi Zaviyesi’nde evladiyet ve meşrutiyet üzere nim (yarım) akçe ile zaviyedar olan evlattan Şeyh Mehdi’nin beratı yenilenir. Daha sonra yerine oğlu Mansur geçer. 1828 yılında da zaviyedarlık İbrahim Efendi’ye verilir. Şeyh Mehdi Zaviyesi mescidinde imam ve hatib olmadığı için Ahmed bin Mehmed’e tevcih edilir.
1845 yılında Murtazaabad kazasına bağlı “Tekke-i Meytf (Mehdf)”nin “tekkenişin”i (postnişin) Ahmed Dede Efendi olup, çiftçilik yapmaktadır.
Şeyh Mehdi hazretlerinin kabri köy mezarlığında bulunmaktadır. Şeyh Mehdi kabri hastalar, çocuğu olmayanlar, elinde-yüzünde yara olanlar ve çocuğu zayıf olanlar tarafından ziyaret edilir ve kurban kesilir. Şeyh Mehdi’ye saygıdan dolayı köydeki düğünlerde davul çalınmaz, şayet davul çalınacaksa önceden adak kurbanı kesilir. Adak kurbanı kesilmeden davul çalınırsa çalanların başına bir musibet geleceği yönünde yaygın bir inanış vardır.
Yerleşmedeki “Dede Taşı” ve “Dede Kavakları” da bölge halkı için kutsallık taşır. Dede Taşı, halis beyaz mermerden, hassas işçiliği olan, basamaklı banyo küvetine benzeyen ve Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen yekpare bir taştır. Halkavun (Yazıbeyli) Köyü nahiye merkezi olunca, bu taş Halkavun’a götürülür. Köy sakinleri buna rıza göstermez ve üzülür. Köylüler ertesi günün sabahı taşı eski yerinde görürler. Bu antik taşın tahliye deliği sonradan genişletilmiştir. Yürüyemeyen ve zayıf bünyeli çocuklar, velisi tarafından adak kurbanı kesildikten sonra, taşın altında açılan kısımdan geçirilir ve Allah’tan şifa dilenir. Dede Kavakları mevkiinde bulunan ağaçlardan ise odun kesilmez ve yakılmaz.
Kaynak ; Manevi Mimarlarıyla Ankara , Abdülkerim Erdoğan , Ankara Büyükşehir Belediyesi Yayınları
Ankara Velileri I-II , Abdülkerim Erdoğan , Ankara Büyükşehir Belediyesi Yayınları