kayseri – pınarbaşı
1071 de kazanılan Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu’nun fethinde büyük katkıları olan, Büyük Selçuklu Sultanlığı’na bağlı olarak kurulmuş bulunan Danişmendlilerin kurucusu Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi (ö. 1105) nin oniki oğlundan biri olan Melik Emir (Gazi) pek çok savaş ve fetihlere katılmış ve zaferler elde etmiştir.
Özellikle Melik Gazi’nin Haçlılar’a, Ermeniler’e ve Bizanslılara karşı kazandığı zaferlerden sonra mevkii ve şöhreti yükselmiş, kendisine Bağdat’taki Abbasi Halifesi ile İran’daki Büyük Selçuklu Sultanı Sancar birer elçi, hükümdarlık alameti olarak da dört bayrak, davul, altın gerdanlık ve bir asa göndererek onun “Melik “liğini tasdik etmişlerdir. Ancak o esnada Malatya’da bulunan Melik Gazi elçilerin gelişinden bir kaç gün sonra, yaklaşık olarak 1131 yılında vefat etmiştir.
Danişmendlilerin Kayseri açısından da ayrı bir önemi vardır. Çünkü Kayseri onlar tarafından fethedilmiştir. Nitekim Camii Kebir yaptıran Melik Gazi ve Pınarbaşı ilçesinin Melikgazi köyünde türbesi bulunan Melik Gazi Danişmendlilerin hükümdarlarındandır. Melik Emir Gazi çok cesur; zeki, adaletli ve kudretli bir hükümdardı. Onun kahramanlıkları dilden dile anlatılarak adeta o, destanlaştı ve türbesi Türkiye’nin her tarafından gelen ziyaretçilerin dolup taştığı bir yer haline geldi. Kısaca tarihi kişiliğinden bahsetmiş olduğumuz Melik Gazi halk arasında tamamen efsanevi bir kişiliğe bütünmüş ve tarihi şahsiyeti, halkın efsaneleştirdiği kimliğinde hemen hemen kaybolmuştur.
Halk onu, eteğinde türbesinin bulunduğu kalenin fethinde gösterdiği kahramanlıklar ve kerametlerle benimsemiş ve kendine maletmiştir. Anlatıldığına göre, Melik Gazi Zamantı kalesinin Hıristiyan komutanının yanına uşak olarak girer. Gerek komutan, gerekse hanımı onun hizmetinden memnun kalırlar. Bir ara komutan Kudüs’e hac görevini ifa etmek için gider. Daha sonra evin hanımı helva yapmış olduğu bir sırada yanında bulunan Melik’e, “Ah, ah! Efendin de şu anda burada olsa idi de şu helvadan yeseydi, o bunu çok severdi” deyince Melik, ”Abla bir kaba koy da hemen götüreyim” der. Kadın içinden “Herhalde uşağın cam helva istiyor da meramını ancak böyle ifade ediyor” diye geçirir. Bunun üzerine bir kap helvayı Melik’e verir. Sonra Melik birden kaybolur ve Kudüs’te bulunan efendisine götürdüğünü söyler. Ancak kadıncağız buna inanmaz. Ta ki komutan Kudüs’ten döndüğünde heybesinden helva kabını çıkararak “Malımızda, canımız da, dünyamız da, ahiretimiz de Melik’in elinde; ona bugüne kadar daha iyi davranmadığımız için hata etmişiz” deyinceye kadar. Bunun üzerine karı-koca Melik’den özür dilerler. Bundan sonra Melik’e ‘‘Senin dinin ne ise biz de onu kabul edeceğiz” diyerek Müslüman olurlar ve gizli gizli İslamiyetin vecibelerini yerine getirmeye başlarlar.
Melik’in kaleyi fethetme arzusunu öğrenen komutan ona, “Sana kaleyi fethettireceğim, ancak öldükten sonra ayak ucundan bir yer isterim” der: Bu arada Selçuklu ordusu kalenin yakınlarına gelerek pusuya yatar. Önceden kararlaştırıldığı gibi en müsait bir anda Melik ezan okuyacak ve bunu takiben de ordu kaleye hücum edecektir. Nitekim böyle de olur. Kalenin komutanı traş olurken Melik’e ezan okuması için işaret eder. Melik ezan okumaya başlayınca berber ne olup bittiğini sorar. Komutan durumun anlaşılmaması için, ”Ne olacak, Deli Melik aklına ne düşerse onu işler” diye cevap verir. Fakat durumdan şüphelenen berber hemen o anda komutanın başını keser.
Burası cami, medrese, aşevi ve türbeden oluşan bir külliye konumundadır. Osmanlılar zamanında devletin sağladığı imkanlarla burada kazan kaynar; yolcular, kimsesizler ve fakirler karşılıksız olarak yemek yerlermiş. Türbede medfun bulunan Melik Gazi’nin mumyalanmış cesedine iğne batırıldığında halen kan çıktığı inancı halk arasında oldukça yaygındır. Ziyaretler sırasında türbenin içine girerek dua etme hususunda ziyaretçiler ısrar etmektedirler. Ziyaret için belli bir saat ve gün yoktur. Ancak genellikle hasat mevsiminden önce ve sonra ziyaretler yoğunluk kazanmaktadır.
Halkın inancına göre bu mübarek zat için zorluk yoktur. Hastalar, çocuğu olmayan veya olup da duyanlar hep buraya gelirler. Herhangi bir adağı olanlar da buraya gelip kurban keserler. Bu türbeyi yurtdışındaki işçilerimiz dahil ülkemizin her tarafından gelenler ziyaret ederler. Türbeyi ziyaret esnasında, Kur’an bilen Kur’an okur, salavat getirilir, dileği olanlar dileklerini dilerler ve bu sırada sandukanın etrafında dolaşarak “Yatanların yüzü suyu hürmetine” diyerek dua ederler, daha sonra kurban keserek ziyaretlerini tamamlarlar.
Kaynak ; Kayseri ve Çevresinde Ziyaret Yerleri , Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayınları