Muhammed Bakibillah (k.s.)

tarafından
1031
Muhammed Bakibillah (k.s.)

Hindistan – Delhi’de sadar Bazaar bölgesinde

Muhammed Bâki Billah hazretleri 1563 (H.971) senesinde Kâbil şehrinde doğdu. Babasının ismi Abdüsselâm olup, fazîletli bir zâttı. Annesi ise hazret-i Hüseyin’in soyundan olup, seyyide ve mübârek bir hanımdı.

Daha çocukluk zamanlarında, bâzan bütün gün odanın bir köşesinde başını önüne eğip sessizce oturur, tefekküre dalardı. Gençliğinde, ilim tahsîli için Kâbil’den Semerkand’a gidip, zâhirî ve aklî ilimleri, zamânının en büyük âlimlerinden olan Mevlânâ Sâdık-ı Hulvânî’den öğrendi. Yüksek yaradılışı ve kâbiliyeti ile kısa zamanda, hocasının talebeleri arasında en yüksek seviyeye ulaştı. Zâhirî ilimleri öğrenip bitirmeden tasavvufa yönelip, bâtınî ilimleri öğrenmek için, bu yolun büyük âlimlerinin sohbetlerine ve derslerine gitti. Yaratılışındaki zekâsının ve kâbiliyetinin üstünlüğü ile, ilimlerde yüksek bir dereceye ulaştı.

Muhammed Bâkî Billah’ın, zâhirî ilimleri tahsîl ettiği gençlik yıllarında, Nakşibendiyye yoluna karşı büyük bir muhabbeti vardı. Kendisini bu yolda yetiştirecek bir büyüğü arıyor, onun derslerinden ve sohbetlerinden feyz almak, faydalanmak istiyordu. Bu büyüklerin bulunduğu Mâverâünnehr’e giderek bir çoğu ile görüşüp tanıştı. Sohbetlerinde bulunarak feyz aldı.

Sonra Nakşibendiyye yoluna bağlanma arzusu ile yola çıktı. Semerkand’a geldiğinde rüyasında Ubeydullah Ahrar (k.s.) hazretlerini gördü. Ahrar, bu rüyada ona Hacegi İmkenegi hazretleri’ne intisap etmesini tavsiye etti, oda gidip İmkenegi hazretlerine mürid oldu. Başka bir rivayete göre, Baki Billah hazretleri zihnine tasavvufla ilgili iki soru takılmıştı. Bunların cevabını bir türlü bulamıyordu. Rüyasında gördüğü Ubeydullah Ahrar hazretleri ‘’ bu problemlerini kim çözerse senin zahiri şeyhin odur.’’ demişti. Görüştüğü şeyhlerden tatmin edici cevap alamayan Baki Billah hazretleri sonunda Hacegi İmkenegi hazretleri ile tanışıp sorularına cevap alına ona intisap etti.

İlginizi Çekebilir  Has Ahmet Bey

Şeyhi İmkenegi hazretleri, Baki Billah hazretleri ile üç gün halvet halinde sohbet etti, bu süre sonunda onu tasavvufa yeterli görüp irşad icazeti verdi ve Hindistan’a gidip Nakşibendiliği orada yaymasını tavsiye etti. Baki Billah hazretleri kendisini bu göreve hazır ve yeterli görmediği için kabul etmek istemedi. Bunun üzerine şeyhinin tavsiyesi ile istihare yaptı. Rüyasında dala konmuş bir papağan gördü ve ‘’bu papağan o daldan inip elime konarsa bu Hindistan seferi çok hayırlı olacaktır’’ diye düşündü. Böyle düşünürken papağanın uçup eline konduğunu gördü. Ağzının suyunu papağanın gagasına akıttı, papağan konuşmaya başladı ve Baki Billah’ın ağzına şeker döktü. Sabah uyandığında rüyasını Şeyhi İmkenegi hazretlerine anlatınca o; ‘’ Papağan Hindistan kuşlarındandır, hemen Hindistan’a gidiniz, orada sizin bereketli varlığınızdan hakikatleri konuşan bir aziz meydana gelecek, bize de onun sayesinde bir bereket ulaşacaktır ’’ dedi.

İlginizi Çekebilir  Rabiatül Adeviyye (k.s.) makamı – Kudüs

Muhammed Bâkî Billah hazretleri hocasının emriyle Hindistan’a gidip, bir sene Lâhor’da kaldı. Oradaki âlimler ve fâdıllar onun sohbetine gelip, istifâde ettiler. Sonra Delhi’ye gidip, vefâtına kadar orada kalıp, insanlara doğru yolu anlattı. İki-üç sene gibi kısa bir müddet irşâd makâmında bulunmasına rağmen, pekçok âlim ve velî yetiştirdi. Onun yetiştirdiği büyüklerin başında, kendisinden sonra halîfesi olan, hicrî ikinci bin yılının müceddidi, İslâm âlimlerinin gözbebeği İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî gelir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri yetişip kemâle gelince, Muhammed Bâkî-billah bütün talebesinin yetiştirilmesini ona bıraktı. Hâce Ubeydullah ve Hâce Muhammed Abdullah adında iki oğlu vardı. Bunların da yetiştirilmesini İmâm-ı Rabbânî hazretlerine bıraktı. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât’ında bunlara yazılmış mektupları vardır. Oğulları tasavvufta yetişmiş kıymetli zâtlardandı.

Muhammed Bâkî-billah hazretleri, dâimâ hâllerini gizlerdi. Çok tevâzu sahibiydi. Suâl soranlara zarûret miktârınca, kısa cevap verirdi. Bununla berâber, tasavvuf yolunda karşılaşılan derin mânâların halli için sorulan suâlleri, soranın tamâmen anlayabileceği şekilde, açık şekilde îzâh ederdi.Belki yanlış anlar ve yanlış yola gider düşüncesiyle, bu hususta çok dikkatli davranırdı. Dâimâ hüzünlü ve üzüntülü olduğu hâlde, huzûruna gelenlerle neşeli ve tebessüm ederek konuşurdu. Müslümanlara çok yardım eder, iyi işlerinde onlara faydalı olmaktan aslâ kaçınmazdı. Âlimlere ve büyüklere, aşırı hürmetleri vardı.

İlginizi Çekebilir  Mazhar-ı Can-ı Canan (k.s.)

Muhammed Baki Billah hazretlerinin Farsça bazı eserleri ve mektupları Külliyat-ı Baki Billah adıyla tek cilt içinde yayınlanmıştır. (nşr. Ebu’l Hasan Zeyd Faruki ve Burhan Ahmed faruki, Lahor 1967). Kırk yaşına geldiğinde hastalanan Baki Billah hazretleri 25 Cemaziyel-ahir (30 Kasım 1603) tarihinde genç yaşta vefat etti ve delhi’de Kademgah denen mevkide defnedildi. Burası bugün Nebi Kerim Mahallesi, İdgah ( Eidgah Road, Singara Chowk) olarak anılmaktadır.