Erzurum – Palandöken – Hacı Ahmed Baba camiinde
Rufai Şeyhi
Seyyid Hacı Mevlüd Baba, Hz. Resûlüllah’ın Hz. Hüseyin nesebinden 39.torunudur. 1887 yılı Mevlüd gecesi Erzurum ili Horasan ilçesine bağlı Hacı Ahmed (Sanamer) Köyü’nde dünyaya gelmiştir. Annesinin adı Nene, Babasının adı Yakup’tur. Yöre halkı Seyyid-i saadat olan bu neslin her erkek evladına izzet-i vasıf olarak Baba, kıza evladına ise Ana diye hitap etmişlerdir.
Seyyid Yakub Baba (ks), Babası Seyyid Hacı Ahmed Baba(ks) ile beraber dergahta dervişlerle otururken, ansızın telaşlı bir şekilde eve çağrılır. Seyyid Yakup Baba’nın Mahmut ismindeki çocuğu su içerken boğularak ölmüştür. Bu olay karşısında çok hüzünlenen oğluna Hacı Ahmed Baba kendine özgü hitapla;
“Deginan oğlum Yakup Baba Nene’nin karnında bir oğlan çocuğu var. Mevlüd Gecesi dünyaya gelecek. Bu çocuk ona kurban gitti.” Sözleriyle teselli etmeye çalışır. Böylece Mevlüd Baba dünyaya gelmeden ismi konulmuş olur. Mevlüd Baba dünyaya geldiğinde ilk tanıştığı kucak, dedesinin kucağıdır. Tattığı ilk lezzet dedesinin ağzının mübarek barı olmuştur.
Hacı Ahmed Baba torununa duyduğu ziyade muhabbetten dolayı hiç yanından ayırmamıştır. Mevlüd Baba, dedesiyle olan yakınlıktan dolayı şer’î ilimleri ve tasavvufa ait ilk bilgileri hiç zorlanmadan öğrenir. Aynı zamanda Hacı Ahmed Baba’nın mürîdlerinden ve köyün genç imamı Abdülgani Efendi’den hafızlık eğitimi alır. Hocası O’nun terbiyesi ve adabıyla olduğu kadar zekasıyla da diğer talebelerden farklı olduğunu anlar ve kendisini özel yetiştirmeye tâbi tutar. Mevlüd Baba küçük yaşlarda olmasına rağmen, zikrullaha büyük ilgi duymuş, nerede zikir yapılırsa, o meclise katılmış ve halkanın ortasına girerek kendinden geçene kadar sema dönmüştür.
Hacı Mevlüd Baba’nın tahsil hayatı iki döneme ayrılır. Birinci dönemde dedesi Hacı Ahmed Baba’dan şer’î ve tasavvufa dair ilk bilgileri almıştır. Ayrıca Hacı Ahmed Baba’nın mürîdlerinden ve köyün genç imamı Abdulgani Efendi’den hafızlık eğitimini tamamlarken, şer’î ilimlerden de icâzet almıştır. İkinci dönemde ise Erzurum’un düşman işgalinden kurtulmasının ardından Erzurum’a gelerek dedesi Hacı Ahmed Baba’nın bir halifesinin yanına yerleşmiş, Erzurum’daki muhtelif medreselerde eğitimini sürdürerek oralardan da icâzet almıştır.
Seyyid Hacı Ahmed Baba, Mevlüd Baba’nın şeyhi aynı zamanda dedesi olması hasebiyle o manevi atmosferde dünyaya gözlerini açmış, bizzat dedesi tarafından yetiştirilmiş, birçok harikulade hâllerine şahit olduğu dedesi Hacı Ahmed Baba, Mevlüd Baba için bir dede olmaktan ziyade kâmil bir mürşid olarak kabul edilmiş, doğumundan 17 yaşına kadar hiç ayrılmadığı dedesi tarafından manen eğitilerek, Rifâî ve Kadirî yolunda kendisine şeyhlik verilmiştir.
Halifeliği Alışı
Hacı Mevlüd Baba çocukluk yıllarını geride bırakmış, gençlik yıllarına doğru ilerleyerek camide müezzinlik, dergahta tasavvufî bilgilerle teçhiz olup, zakir sıfatıyla dervişlere tevhid ettirmeye başladığı dönemlerde, istikbale dair şöyle bir hadise yaşanır: Mevlüt Baba kendi ifadesiyle; “Camide hafızlık yapan öğrencilerden her gün bir kişi müezzinlik yapıyordu. İkindi namazında sıra bana gelmişti. Hacımın Çil Garip isimli dervişinin namazdan çıktığını zannederek önünden geçtim. Sinirlenen Garip Baba bana eliyle vurdu. Namaz bittikten sonra Hacı Ahmed Baba geriye dönerek;
– Garip Baba, neyi görüp de bağırıyorsun. (Garip Baba zaman zaman kendinden geçer ve bağırır.)
– Bilmem ki Hacım. Bir vecd geliyor, kendimden geçip bağırıyorum.
Hacı Ahmed Baba 3 kez tekrar ederek;
– Şeytan omuzlarına biniyor, mahmuzları koltuğuna sıkıştırıyor. Her mahmuzlayışta, sen de kendinden geçip bağırıyorsun. Hiç Allah’tan korkmadın mı? Mevlüd’üme vurdun.
Tüm dervişlere seslenerek;
– Siz şahit olun. Hz. Resûlüllah’a gidip Mevlüd Baba’nın postunu aldım ve benimkinin üstüne astım. Dergah gelecekte onundur.
Camideki 200’e yakın çoğunluğu derviş olan cemaat gök gürültüsünü andırır bir şekilde Huuu çektiler. Zannettim deprem oldu.
Böylece Hacı Ahmed Baba büyük bir derviş kalabalığı (Abdülgani Efendi, Keçeroğlu Kâmil Baba, Horumlu Bahri Baba ve bunun gibileri içerisinde) dergahın Mevlüd Baba’ya kalacağını ve hilâfetini yıllar önceden tescil eder. İşte Hacı Mevlüd Baba’nın halifeliği alışı bu şekildedir.
İrşad Makamına geçişi ve İrşad Görevi:
İrşadı ve Menkıbeleri:
Hacı Mevlüd Baba, dedesi Hacı Ahmed Baba ve babası Yakup Baba’dan sonra Hacı Ahmed Köyü’ndeki dergaha yerleşmiş. Ayrıca müridleri, sevenleri, o civardan gelip geçen yolcular dergahında misafir olmuşlar, onları yedirerek, içirerek ve her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak maddi hizmetlerde bulunmuştur..
1971 yılına kadar köyde yaşamış, aynı yıl Erzurum’a hicret etmiştir. Erzurum’da da müstakil bir ev almış. 3 odalı olan bu evin bir odasını dergah yapmıştır. Şehir merkezinde bulunan bu evde ahşap olup, hâlen özüne ve ruhuna uygun olarak kullanılmaktadır. Yüzlerce insanı irşad ettiği bu evin eski ve küçük olması nedeniyle başka bir eve taşınmıştır. 1994 yılına kadar da bu hanede irşad görevini yürütmüştür. Vefatlarıyla bu evi de Hacı Ahmed Baba Camii’ne vakfedilmiştir.
Mevlüd Baba’nın yaşadığı mekanlar, lüks ve gösterişten uzak, bir tasavvuf mekanı havası içinde olmuştur. Evlerinde tasavvufun inceliklerini ve sanatını gösteren eşyalar, tablolarda bulunmaktaydı.
Seyyid Mevlüd Baba, ilk önce Zekiye Hanım ile evlenmiş, Mustafa ve Abdulkadir isminde iki oğlu, Rukiye isminde de bir kızı olmuştur. Birinci hanımının vefatından sonra halasının kızı Fatıma Hanım ile evlenmiş, bu evliliğinden Talib, Yakub ve İlhami isminde üç erkek ve Dürdane isminde bir kızı olmuştur. Fatıma Hanım’ın vefatından sonra Emine Hanım ile evlenmiştir. Emine Hanım’dan herhangi bir çocuk dünyaya gelmemiştir.
Kendisi sıhhatli bir yaşam geçirmiş, hiç doktora gitmemiş ve ilaç kullanmamıştır. Zaten 107 yıl yaşam sürmesi de bunun bir göstergesidir. Mevlüd Baba, 107 yaşına gelmişti. 28 Ekim’i 29 Ekim’e bağlayan gece saat 00.20’de evlatları ve dervişlerinin Kur’ân tilavetleri arasında mübarek alınları terlemiş, gözleri yaşarmış, burun kanatları genişlemiş ve asırlık çalışan kalbi kelime-i tevhid ile son kez atmıştır. Ve kelime-i tevhid ile ruhunu Hakk’a teslim etmiştir. 1887 yılında başlayan hayat 29 Ekim 1994 yılında noktalanmıştır.
Mevlüd Baba’nın vefatı müridleri ve yakınlarını derin bir üzüntüye sevk etmiştir. Yurdun dört bir yanından gelen müridler, dervişler, büyük zâtlar ve yakınları artık Mevlüd Baba’ya son görevini yapmak üzere Erzurum’da toplanmışlardır. Cenaze namazı ikindi namazını müteakip Emir Şeyh Camiinde kılınır. Büyük bir kalabalığın iştirak ettiği cenaze namazını Erzurum’un manevi dinamiklerinden Abdulğafur Has Hocaefendi kıldırır. Namazın akabinde binlerce insanın tefekkür ve tevhidleri ile cenazesi Hacı Ahmed Baba Camii bahçesine getirilerek tekbir ve gözyaşları arasında ebedi istirahatgahına uğurlanır.