çanakkale – gelibolu
Rum asıllı ve II. Murad’ın devşirmelerinden olduğu tahmin edilen Osmanlı veziri Saruca Paşa (v.1454)’nın kul olarak Yıldırım Bayezid’in son dönemlerinde hizmete alındığı ileri sürülür. Daha sonra II. Murad devrinde yükselerek sancak beyliği ve beylerbeyilik yapar ve vezirliğe getirilir. II. Murad’ın Selanik kuşatması sırasında Gelibolu muhafızlığında bulunduğu anlaşılan Saruca Paşa, Osmanlı donanmasını takviye edip Venedik için bir tehdit oluşturmasını sağlar. 1426-1427 yıllarında Selanik’te yaşayan Türk tüccarlara bazı haklar tanınması ve haraç ödenmesi karşılığında Venedik ile yapılacak barış görüşmelerini bizzat yürütür.
1428 yılında Osmanlılar’ın Güvercinlik Kalesi’ni ele geçirmesi ve bu sebeple Macarların geri çekilmesi üzerine yalnız kalan Sırp Despotu Brankovic’i vergi vermek ve gerektiğinde asker göndermek şartıyla barış yapmaya zorlar. Rumeli beylerbeyi ve vezir sıfatıyla Rumeli’deki faaliyetlerde ve Osmanlı Devleti’nin Batı ile münasebetlerinde önemli rol oynar. Bizans imparatoru, Osmanlı Devleti ile dostluk için onun aracılığına başvurur. Macarlar’a karşı Sırp despotu ile dostluk ve uzlaşma politikasına taraftar olduğundan Sırp despotunun Macar kralıyla ilişkisini kesmek ve despotun kızı Mara’yı Sultan Murad’la evlendirmek şartıyla ilişkilerin yumuşamasını sağlar. Saruca Paşa, Sırp despotuna bağlılık yemini ettirir, fakat kız küçük olduğu için düğün 1435’de yapılmak üzere sonraya bırakılır.
II. Murad Karaman seferine (1435) giderken onu Edirne’ye muhafız tayin eder. Saruca Paşa, Edirne’deki camisini bu sırada yaptırmış olmalıdır. Ancak Saruca Paşa, Sırp Despotu Brankovic’in Macarlar’a meyletmesi, Sırplar’ın Semendire’yi tahkim etmesine ilgisiz kalması ve bunu padişahtan gizlemesi sebebiyle gözden düşer ve vezir rütbesinde beylerbeyi iken 1435-36’da azledilerek önce Amasya’da Sultan Alaeddin (1427-1443)’in lalası olur, ardından Gelibolu kaptanlığına getirilir. Bu yıl içinde tekrar vezir olan Saruca Paşa (1438-39) yeniden azledilir. Macarların (1443) İzladi Derbendi’ne hücum etmesi üzerine bunlara karşı mücadele etmek için kendi imkanıyla 1000 asker toplayarak Filibe’de II. Murad’ın ordusuna katılır, savaşta yararlık gösterince yeniden hizmete alınır. II. Mehmed’in ilk saltanatı sırasında vezirliğini koruyan Saruca Paşa, Varna Savaşı’na da katılır. II. Mehmed’in Buçuktepe Vak’ası’yla tahttan indirilip Manisa’ya gönderilmesi esnasında beraberinde lalası olarak bulunmaktadır. II. Murad’ın Edirne’de ikinci defa tahta çıktığı sırada (1446) Saruca Paşa ikinci vezirdir. II. Kosova Savaşı’na katılan Saruca Paşa ordunun sağ koluna kumanda eder (1448). Karamanoğlu isyanını bastırmak için Anadolu’ya geçen padişah Edirne’de yerine çok güvendiği Saruca Paşa’yı bırakır.
İstanbul kuşatması öncesinde (Ağustos 1452) tamamlanan Rumelihisarı’nın dört burcundan kuzeye bakanını kendisi inşa ettirdiği için burası Saruca Paşa Burcu diye anılır. İstanbul’un fethi için Edirne’de yapılan hazırlıklar arasında onun nezaretinde 300 kantar barutun kullanıldığı büyük bir top dökülmüştür. Muhtemelen İstanbul’un fethinden kısa süre sonra (1453) diğer vezirlerle birlikte azledilmiş, tekrar Gelibolu’ya çekilerek (1454) burada vefat etmiştir.
Saruca Paşa Türbesi, Fransız Mezarlığının hemen yanı başında, Hamza Bey koyuna bakan yamaçta bulunmaktadır. Giriş eyvanının üzerinde bulunan ve sonradan konulduğu anlaşılan, Saruca Paşa’nın Yazıcızade Mahallesindeki kendi imaretine ait olduğu kabul edilen kitabede 1436 tarihi bulunmaktadır. Bu tarihlerde Gelibolu dışında bulunan Saruca Paşa yedi yıl sonra Gelibolu kale komutanlığına atanarak kente yeniden yerleşmiştir. Saruca Paşa 1454 yılında öldüğüne göre türbenin de bu yıllarda yaptırıldığı sanılmaktadır. Saruca Paşa’nın Gelibolu’da bulunan zengin vakıf eserlerinden sadece çifte hamamı, türbesi ve tamir ettirerek güçlendirdiği tersane havuzu ile kale burcu ayaktadır.
Türbe, 1907 tarihinde, kaymakam Neşet Bey ve Yüzbaşı Muammer Bey tarafından tamir ettirilmiştir. Saruca Paşa Türbesi’nin üzerinde iki adet kitabe yer almaktadır. Bunlardan giriş eyvanın güney duvarının üzerinde bulunan ve imarete ait olduğu kabul edilen üç satırlık celi sülüs Arapça kitabenin metni şöyledir. “Bu imaret –Allah memleketini daim kılsın- Sultan Murad Han zamanında tesis edildi. Bu imareti, emirlerin meliki büyük emir Saruca Paşa imar etti. Allah hayrını kabul etsin. Bu imaret, 840 yılında yapıldı”. Genel olarak türbe dik, eğimli, bir arazide, 4,5 m. çapındaki daire alan üzerine, altıgen planlı, tek katlı, eyvanlı bir formda inşa edilmiştir. Orijinal örtü sisteminin kubbe olduğu ileri sürülen yapının üzeri günümüzde alçak piramidal bir çatıyla örtülüdür.
Türbe, 1907’de eski imarete ait düzgün kesme taşlar kullanılarak aynı formda yeniden inşa edilmiştir. Duvar yüzeyindeki düzgün kesme taşlar, belirli bir düzene göre değil de gelişi güzel yerleştirilmişlerdir. Beyaz mermer söveli pencere çerçeveleri, düz dövme demir şebekelerle tezyin edilmişlerdir. Kaynaklarda; türbenin orijinalinde, 1907 yılına kadar her yüzeyinde bir penceresinin bulunduğu belirtilmektedir. Ancak 1907 yılında yapılan yenilemede, cephelerde bulunan diğer üç pencere dıştan kesme taş malzeme ile örülerek kapatılmış, içerden de kireç harcı ile sıvanmıştır. Türbenin kuzey cephesinde içeriye geçişi sağlayan eyvan biçimindeki giriş bölümü yer almaktadır. Giriş eyvanının üzeri, türbenin üst örtüsüne uygun olarak, eğimli bir çatı ile örtülüdür. Eyvanın iç duvarlarında, karşılıklı iki oturma sediri vardır. Yine bu sedirlerin üstünde duvar yüzeyinde mermer kaplı kare formda birer niş bulunmaktadır.
Nişlerin içleri boş bırakılmış, soldakinin üstüne, imaretten alınan kitabe gelişi güzel yerleştirilmiştir. Eyvanın duvarları, türbe duvarlarından daha incedir. Basık kemerli ve söveli giriş kapısı, üstte yüzeysel olarak işlenen yuvarlak tahfif kemeriyle kuşatılmıştır. Yalnızca kapı sövelerinin iç kısımlarında, karşılıklı konulmuş, taştan, üç basamaklı birer küçük konsol vardır. Basık yay kemerin üstünde 1907 yılında yapılan onarıma ait dört satırlık Osmanlıca kitabe yer almaktadır. İçerisinde Saruca Paşa’ya ait bir sandukanın bulunduğu türbenin asıl zemini, giriş eyvanından bir basamak daha yüksek tutulmuştur. Üç katlı bir düzenlemeye sahip sanduka, türbenin ortasına doğu-batı doğrultusunda yerleştirilmiş olup üzerinde herhangi bir süsleme unsuru yoktur.
Sanduka, basit bir işçilik kullanılarak yapılmıştır. Sanduka üç kademeli olmasına rağmen, yerden yüksekliği çok azdır. Baş kısmı (şahidelik), üçüncü kat yüksekliğinde ve bu kata bitişik yapılmıştır. İşlemesiz, sade, yuvarlak biçimindeki baş taşı, sanduka üzerindeki tek süsleme örneğidir. Çatı üzerinde, erken Osmanlı mimarisinde sıkça rastladığımız, yöreye özgü oluklu kiremit kullanılmış, bir tane de alem konulmuş, giriş eyvanının üzeri de, aynı tarzda örtülmüştür. Türbede kullanılan malzemeler; cephe duvarlarında ve giriş eyvanında ağırlıklı olarak, düzgün kesme taş, kapı ve pencere sövelerinde, sanduka üzerindeki kapak kısmında, eyvan duvarlarında mermer kullanılmıştır. İçeride eyvan ve türbenin tavanında ahşap kaplamaya yer verilmiştir. Türbenin pencerelerinde kullanılan düz, dövme demir şebekeler, orijinal yapıdan kalma malzemelerdir. Türbe 2007 yılında Balıkesir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilir.
Kaynak ; Çanakkale Evliyaları , Abdulhalim Durma