İstanbul – Üsküdar – Kısıklı’da Büyük Çamlıca caddesinden İBB tesislerine çıkarken solda yer alan Selami Türbe sokaktaki kabristanda
Celveti şeyhlerinden olan Selami Ali Efendi, Menteşe’nin Kozyaka köyünde doğmuştur. Doğum tarihi belli değildir. Babasının adı İlyas’dır.
Selami Ali Efendi, kadı olup tahsilini tamamladıktan sonra, önce Kırkakça Medresesine müderris olmuş ardında İstanköy adasına müftü oldu. Burada manevî ilimlere ve tasavvufa olan meyli sebebiyle müftülük ve kadılık gibi resmi vazifeleri bırakarak Celvetî büyüklerinde Zakirzade Abdullah Efendi‘ye (v. 1068/ 1658) intisab etti. Seyr ü sülükunu tamamladıktan sonra Bursa’ya irşad vazifesiyle gönderildi. Orada bir zaviye yaptırıp insanlara din-i İslamı anlatmak, öğretmek ve yaşatmakla meşgûl oldu. 1679 (H.1090) senesinde Divitçizâde Şeyh Mehmed Efendinin vefatıyla boşalan İstanbul Üsküdar’daki Şeyh Aziz Mahmûd Dergâhının şeyhliğine getirildi.
Selami Ali Efendi ; sözünü esirgemeyen , meczub tabiatı ile karşısındaki etkileyen , nazar sahibi bir idi. Vahdet-i vücud neşvesini önere çıkaran mutasavvıflardandı. Bu sebeple diğer zühdi tasavvufu benimseyen Celvetilerce tenkid edilmiştir.
Hüseyin Vassaf Bey’in tesbitine göre, Hüdayî Tekkesi’ndeki görevinin üçüncü senesinde bazı garazkar insanların dedikoduları ve Vani Mehmet Efendi’nin arzusu doğrultusunda, Selamî Efendi’nin meşihati IV. Mehmet (1648-1687) tarafından kaldırmış, fakat 1683 Viyana bozgunundan sonra, Vani Mehmet Efendi’nin Bursa’nın Kestel köyüne sürülmesi üzerine 1684-5 tarihinde bir hatt-ı hümayun ile tekrar meşihate getirilmiştir. Hüseyin Vassaf Bey bu hadiseyi şu cümleleriyle anlatır: “Hazret-i Selamî hakkında isnadatın müfteriyatdan ibaret olduğu tahakkuk edince, def’e şane olarak 1095/1685’de Asitane-i Hz. Pîr’de şeyh oldu. Bu sırada Üsküdar’da Baglarbaşı’nda kain ve Selamsız denilmekle meşhur mahallede bir tekye ile mescidi şerife ve Bülbülderesi ile Acıbadem’de birer cami-i latif ve Bulgurlu (1101/ 1690) ve Kısıklı’ya birer zaviye inşa edip vazifeliler tertib eyledi.“
Selami Efendi , varlıklı bir mutasavvıftır. Sağlığın bu servetinin tamamını hayır işlerinde kullanmış. Bursa’da namazgah’da bir zaviye; Üsküdar Bağlarbaşında bir tekke ve bir cami, Bülbülderesi’nde ve Kısıklı’da birer tekke -cami inşa etmiş , diğer taraftan Bağlarbaşı – Fıstıkağacı arasında adına kurulan Selami Ali mahallesini, bu cami ve dergahların hizmetleri için vakfetmiştir. Hüseyin Vassaf , şeyhin ayrıca ” inşa ve tamiren ihya eylediği çeşmelerin adedi kırka yakındır. Halen nam-ı alilerine nisbetle mahalle ve tekye ve cami ve çeşmeleri vardır.” denmektedir.
Selami Ali Efendi, Celvetiliğin dört büyük şubesinden birisi olan ve kendi adıyla anılan Selamiyye kolunun da Pîridir. Niksarlı Mehmet Efendi ile Bilecikli osman efendi önemli halifelerindendir.
Selamiyye’nin, ana kol Celvetiyye’den temel farkı zikir icra şekliyle alakalı olduğu gibi, mensuplarının başlarına giydikleri taclarının onyedi dilimli olmasıdır. Zira, Selami Ali Efendi, Celvetiyye’nin on üç terkli tacını yeni bir yorum getirerek on yedi terke çıkarmıştır. Üsküdar’daki Türbe-i şerifinin haziresinde dergahın şeyhlerinden Mustafa Şerafeddin Efendi’nin on yedi terkli mezar taşını görmek mümkündür.
Selamî Ali Efendi, Safer 1103/1691 tarihinde vefat etmiş ve Kısıklı’da yaptırdığı tekkenin haziresinde sırlanmıştır. Selami Ali Efendi’nin türbesi, Belediye tarafından 1957 senesinde tamir ettirilmiştir. Burada bulunan dergah 1912-1917 yıllarında yıkılmış, daha sonraları da ortadan kalkmıştır. Dergahın içindeki evler 1960′ yıllarda VakıOar idaresi tarafından satılmıştır.İbrahim Has Efendi’nin Tezkire-i Has isimli eserinde Selami Ali Efendi’nin dostlarından Seyyid Abdulkadir Efendi’den naklen şeyhin vefatıyla ilgili şu bilgileri verir; Şeyh Efendi vefat etmeden önce merkez asitanede bulunuyordu ki, ”Biz burda vefat etsek halk bizi omuzlarında götürmeye zahmet çekerler. Varalım merkadmızın yanında vefat edelim” deyip Kısıklı’ya, bugünkü türbesinin bulunduğu tekke ve türbeye gelmiştir. Burada keşkek yaptırıp gelene gidene üç gün yemek yedirmiş, her gelenin eline iki para vermiştir. Bu adet bilahere İstanbul ve Üsküdar’da meşhur olmuştur. Üç gün tamalandıktan sonra şeyh abdest almak istediğini bildirmiş, abdestini tazeledikten sonra tekrar oturduğu çadıra götürülmüş, dervişlerin hatm-i tevhide başlamalarından yarım saat sonra vefat etmiştir.
Şeyh Selami Ali Efendi’nin kabri’nin bulunduğu hazire’de şeyh Efendi’den başka ; Tekke’nin Şeyhlerinden ;
Niksarlı Şeyh el Hac Mehmed Efendi ( Etrafı demir parmaklıkla çevrili 17 terkli şahidesi var )
Şeyh Mustafa Şerafeddin Efendi ‘nin de kabirleri bulunmaktadır.
Selamî Efendi’nin ihvanı içinde yetişen halifelerden bazıları şunlardır ;
Fenayî Ali Efendi (v. 1158/1745)
Niksarî Mehmed Efendi (v. 1159/1746)
1065/1655 yılında Niksar’da doğmuştur. Bursa’ya gelerek Selami Ali Efendi’den hilafet almış ve İnegöl kasabasında irşad vazifesinde bulunmuştur. Selamî Ali Efendi’nin 1090/1679 yılında İstanbu’a tayini ile kendi yerine bıraktığı İbrahim Efendi, Niksarî Mehmed Efendi ile becayiş ile İnegöl’e gönderilmiş. Niksarî Mehmed Efendi de Bursa Selamî Ali Efendi Tekkesine vekaleten tayin edilmiştir. 1143/1730 yılında Üsküdar’a gelerek Kısıklı Selami Ali Efendi zaviyesinde ikamet etmek üzere iken izzet Paşa tarafından bu tekke genişletirerek yeniden yaptırılmış, selamlık kısmı da eklenmiştir. Buradaki postnişînliği üzerine Bursa Selami Ali Tekkesi şeyhliğini oğlu el-Hac Mustafa Efendi’ye bırakmıştır.
1153/1740 senesinde Hüdayi asitanesi postnişini Edirneli Yusuf Efendi’nin vefatıyla Niksari Mehmed Efendi buraya tayin olunmuş ve altı sene şeyhlikten sonra da vefat ederek Kısıklıdaki Selami Ali Tekkesi haziresine defnedilmiştir.
Fenayî Mustafa Efendi (v. 1115/ 1704)
Rumeli’nde Şumnu kasabasında doğmuştur. İstanbu’a gelip Dergah-ı alî yeniçerileri odalarında yirminci bölükte karakullukçuluktan aşçılığa, vekil hare ve odabaşılığa kadar yükselmiştir. Beşiktaşlı Şeyh Yahya Efendi evladından Emetullah Hanımla evlenmiştir. Uzun zaman Yahya Efendi türbesi civarında oturmuştur. Ümmî olduğu halde, Şeyh Yahya Efendi’den aldığı rühanî feyz ile o asırda Celvetiyye’den Şeyh Selamî Efendi’ye intisap ederek kendisinden hilafet almıştır. Yahya Efendi türbesi civarında yaptırdığı zaviyede irşadla meşgul olmuştur. “Odabaşı Şeyhi” namıyla şöhret bulan Fenayî, 1115/ 1704 senesinde göçmüştür. “Şîr-i Huda” tamlamasıyla vefatına tarih düşürülmüştür. Fenayî mahlasıyla yazdığı şiirleri bir divanda toplanmıştır. Hz. Peygamber’e yazdığı na’tlarıyla meşhurdur.
Bilecikli Osman Efendi (v. 1140/ 1727)
Osman Efendi, Selamî Efendi’nin halîfelerindendir. Çavuşderesi’nde Hayreddin Çavuş Mahallesi’nde Eski Semerciler’deki Atpazarı Celvetî Tekkesinde postnişînlik yapmıştır. 1130/1717’de Mehmed Sabürî Efendinin vefatı üzerine Hüdayî Asitanesi’ne on dördüncü postnişîn olarak tayin edilmiştir. Şeyh-i dergah” (1140/1727) tamlamasıyla vefatına tarih düşülmüştür. Mezarı Hz. Hüdaî Asitanesi civarındaki Açık Türbe’de Mehmed Saburî Efendi’nin yanındadır. Meşîhatı kendisinden sonra halifesi ve damadı Yakup Efendi üstlenmiştir.
Bosnalı Mehmed Fevzî Efendi (v. 1084/1674)
Bosna’da doğmuştur. Gençliğinde îstanbul’a gelip Üsküdar’a yerleşmiştir. Eli kalem tutan, manzum ve mensur eserler yazan mürettep bir dîvan bırakan Fevzî, bazı vezîrlere dîvan efendisi olmuştur. Ömrünün sonlarına doğru cezbeye düşüp makam ve mansıbını terkederek Üsküdar’da Şeyh Selamî Efendi’ye intisap etmiştir. Hizmet ve sülükunu tamamladıktan sonra 1084/1674 senesinde vefat etmiştir.
Kaynaklar ; Üsküdarlı Selami Ali Efendi , Mustafa Tatcı -M. Cemal Öztürk , Kaknüs yayınları