Hace Hasan Attar’ın ulu sufilerinden ve halifelerindendir. Anlatıldığına göre rabıtaya çok önem verirdi. Bir gün Seyyid Kasım-ı Tebrîzî’yi ziyarete gitti. Seyyid hazretleri rabıta metodunu övdükten sonra ona, “Gerçekten sizin bu usulünüz güzel” dedi.
Reşahat sahibi Mevlana Ali B. Hüseyni Es-Safi der ki: Hace Ubeydullah hazretleri bir gün ileri gelenlerden birçok kimsenin bulunduğu bir mecliste geçen bir hadiseyi şöyle anlattı:
“Seyrü sülükümüzün ilk günlerinde büyüklerden birinin sohbetinde idim. Orada bir şeyhle karşılaştım. Adını söylemem hoş olmaz. (Şeyh Abdürrezzak) Bize tasarruf etmeye kalkışarak batıni yönden üstünlüğünü göstermek istedi. O toplantı çok üst seviyede idi. Azizlerden epeyce kimse vardı. Onun bu girişimi üzerine ben de kendimi korumak maksadıyla rabıta yapmaya başladım. O durumu farketti. Bu sefer tasarrufunu bana yöneltti. İki gözünü üzerime dikti ve bütün kuvvetiyle bana yöneldi. Elini kah omuzuma kah göğsüme koyuyor, vücuduma bir ağırlık yüklemek istiyordu. Ben de direnç gösteriyordum. Nihayet onun bana yüklemek istediği ağırlığı kendisine döndürdüm. Çünkü onun tasarrufunu ne şekilde defedeceğimi biliyordum. Bu konunun yabancısı değildim. Sonunda onu yendim. Yaptığı teveccüh boşuna gitti; beni hiç etkilemedi. Ağırlık kendi üzerine düştü. Altında kaldığı yükten öyle bir ıstırap çekmeye başladı ki dayanamıyordu. Tasarrufunun etkisizliği sebebiyle mahcup olmuştu. Üzüntüsü her halinden belliydi. Bir aziz şeyhin bu derece üzülmesine gönlüm razı olmadı. Nihayet istediği gibi tasarruf etmesi için kendimi serbest bıraktım. Şeyh düşüncemi anladı ve tekrar tasarruf etmeye yeltendi. Bunun üzerine ben yine muvaffak olamayacak ve çok üzülecek diye toplantıyı terkedip dışarı çıktım.”