Malatya – Akçadağ Belediyesine bağlı Aşağıörükçü köyünde
İlçeye 15 km. mesafedeki Aşağı Örüşkü (Aşağıörükçü) köyünde dünyaya gelen Şeyh Ali Kara (1900-1971)’nın babası Ali Seyyidi Efendi, annesi Fatıma Hanım’dır. Şeyh Ali Kara küçük yaşta çevresindeki alimlerden zahiri ilimleri öğrenir. Askerliği esnasında Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleriyle tanışır ve bundan sonra bu büyük zatla mürid ve mürşid ilişkisi 18 sene sürer. Şeyh Ali Kara, Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleri ile nasıl tanıştığını şöyle anlatır. “Bir gün askerde iken çarşı iznine çıktığımda namazı kılmak için camiye girmiştim. Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleri gerçek aşk ile Kuran-ı Kerim okuyordu ki, ensesinin üzerinde bir nur peyda oldu.
Mübareğin cemaline baktıkça kendimden geçtim. Sanki bir genç kıza vurulmuş gibi aşık oldum. Namaz kılındıktan sonra dışarı çıkınca hemen beklemeye başladım. Mübarek dışarı çıkıp bir oturak üzerine oturdu. Gittim elini öptüm. Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerinden ders istedim. Mübarek ismimizi sordu, “Ali” dedim. “Oğul biz Ali’leri severiz, ama sen git istihare yap gel,” dedi. Gittim istihare yaptım. Rüyamda Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerinin, Cenab-ı Hakk’ın izniyle ve himmetleri sayesinde deftere yazıldığımızı ve yükseklere çıkarıldığımızı gördüm. Bunları mübareğe anlattım. O günden itibaren Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleriyle tasavvuf yoluna başladım.”
Bundan sonra, Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerine tam bir teslimiyetle bağlanır. 18 yıl boyunca şeyhinin yüksek teveccühleriyle seyri sülukunu tamamlar. Sonunda insanları irşadla görevlendirilir. Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerinin 1943 yılında Yozgat’a gidip 1944 ‘de vefatından sonra, onun görevini tamamen devralarak manevi irşad hizmetine devam eder
Şeyh Ali Hazretleri, yaşadığı zaman içinde yar, ağyar herkesin sevgisini ve takdirini kazanır. Hayatını nefis ve şeytanın hilelerini anlatmak ile tevhidin inceliklerini öğretmeye yönelik söz ve sohbetle geçirir. Etrafında toplanan insanların Cenab-ı Allah’a, insanlığa ve devletine sevgi ve muhabbetle bakan irfan ehli insanlar olarak yetişmeleri için büyük çabalar sarfeder. Sayısız insana kendini sevdirir ve manevi müşküllerine yardımcı olur.
Şeyh Osman deyince akla Şeyh Ali, Şeyh Ali deyince akla Şeyh Osman gelir. Şeyh Osman Nuri Hazretleri bir gün şöyle buyurmuştur. “Biz bir elmanın yarısıyız.” Diğer bir sözünde ise, “Ali’ye gitmeyen bana gelmesin,” demişlerdir. Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerinin kızı Fatma Nur Sadiye’nin, “babamı kimse layıkıyla anlayamamıştır. Birazcık olsun Şeyh Ali Hazretleri anlayabilmiştir.”, dediği nakledilir. Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleri ise, “Allah (c.c.) beni Ali için Bağdat’tan buralara gönderdi,” buyurmuşlardır.
Denilir ki, her halife şeyhine bağlılığı, sevgisi ve övgüsüyle tanınır. Ancak Şeyh Ali Hazretlerinin Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerine bağlılığı bir başkadır. Şeyhini her ziyarete gidişinde olabildiğince içinde maddi ve manevi sevgi ve bağlılıktan ve saygıdan başka birşey götürmemeye gayret ve özen gösterirdi. Üç gün önceden yemeyi içmeyi bırakır, bağırsaklarını boşaltırdı. Bunu Gotan Gölü köyünden Kara Baba adlı bir derviş arkadaşı şöyle anlatır. “Şeyh Ali Hazretleri ile Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerinin ziyaretine gitmek için hazırlandık. Yola çıkarken Ali Efendi’nin hanımı bana gizlice yiyecek paketi verdi ve yolda “bunu Ali Efendi’ye yedir, üç gündür birşey yemiyor, aç,” dedi. Bir suyun başında öğlen namazı için mola verdik, ben yiyecekleri çıkardım. Şeyh Ali Efendi, “Sen karnını doyur, ben tokum”, dedi. Israr edince de, “Biz kimin ziyaretine niçin gidiyoruz. Midemizde bağırsaklarımızda dünya nimeti ve pisliği ile mi çıkalım”, diye sitem etti.
Şeyh Ali Kara Hazretlerinin göstermiş olduğu keşif ve kerametleri dilden dile söylene gelir. Bununla birlikte Şeyh Ali Kara’nın şu sözleri anlamlıdır. “Keramet, suyun üstünde post serip namaz kılmak, kuşlar gibi havada uçmak, şiş vurmak, kelle kesip yerine koymak değildir. Kerametin en büyüğü kalblere Allah ve Muhammed (sav) sevgisini muhabbetini yerleştirmektir. İnsanı gerçek iman sahibi edip, kemale erdirmektir.”
Şeyh Ali Kara Hazretleri, bir gün çift süren bir muhibi ile karşılaşır. Selam verir ve bir müddet Allahu Teala Hazretlerinin büyüklüğünü ve peygamber efendimizin sevgisini anlatır. “Oğul” der, “Çift sürerken öküzlere Ho Ho dersen gider, Hu, Hu, Hu, desen de gider.” Ve arkasından, “İnsan şu yalancı dünyada bulunduğunun kıymetini bilmelidir. Her zaman Allahu Teala’nın emir ve yasaklarına uymalıdır. Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine sımsıkı bağlanmalıdır.” diye buyurur.
Denilir ki, 1971’de dünyasını değiştirdiğinde, Akçadağ ilçesi emniyet teşkilatı onun toplum içindeki rolü hakkında şu itirafı dile getirir. “Olan bize oldu. Şeyh Ali Efendi’nin varlığı ile çevrede yıllardır hiçbir olay olmamış, adeta kurt kuzu ile birlikte dolaşır olmuştu.”
Aşağı Örüşkü köyündeki türbesi, her yerden gelen ziyaretçi ve sevenleri tarafından ziyaret edilir.
Kaynak ; Malatya Evliyaları , Abdülhalim Durma