İlk öğrenimini Cizre’de, liseyi ağbisi ile birlikte Diyarbakır’da tamamladı. Küçük yaşta bağlandığı Mevlâna Hâlid’in baş halifesi Osman Sirâcüddîn et-Tavîlî torunu Şah Muhammed Ali Hüsâmüddîn’in (Kds) en değerli halifesi Cizreli Seyyid Muhammed Kadrî Hazîn’in (Kds) kudsi nazarları, feyiz, bereket ve terbiyeleri altında sohbetlerinden istifadeye nail olarak yetişip icazet aldı. Üzerindeki daimi rabıta nimetinden hasıl olan feyiz ve bereket aşikar olarak görülürdü.
İlmi, hizmet aşkı, sadakati, mahviyet ve teslimiyeti sayesinde Seyyid Kadri Hz.’nin tam meşrebi ve halavetinde yetişmiş olmasıyla Sultan Seyyid Kadri Hz.’nin ve Ahmed Cezeri Hz.’nin divanlarının inceliklerine vakıf idi ve o manevi halleri yaşar durumda sohbette bulunurlar, dinleyenleri hayran bırakırlardı.
Şeyhi tarafından “Naib” (vekil) seçildi ve “Çelebî” diye nitelendirildi. Müfettiş olarak emekliye ayrıldığı Devlet Demiryollarındaki otuz yıllık memuriyeti esnasında yurdun değişik bölgelerinde maddi ve manevi hizmetlerde bulundu. Dünyasını değişmesine kadar Muhammedî meşrep, ahlâk ve neşesi içerisinde irşad (Hak yolunu gösterme) faaliyetlerini sürdürdü.
Şah Muhammed Ali Hüsâmüddîn Hazretlerinin Cizre’deki halifesi Şeyh-i Meczûb Muhammed Saîd Seyfüddîn’in (ö. 1913) tek yazma nüsha halindeki “Muhtasaru’s-Sülûk ve’l-İhsân” adlı eserini gün yüzüne çıkardı. Bu eseri, zengin dipnotlardaki açıklamalar eşliğinde “İhsan Yolu” adıyla dilimize çevirerek ilk baskısını 1973 yılında yayınladı. Daha sonra bu eserle beraber, Seyyid Muhammed Kadrî Hazîn Hz.’ne ait “Dîvân-ı İrfân Hayret-i Hayrân”ı yine benzersiz açıklamalarla tezyin edip dilimize çevirerek, iki eseri bir ciltte “Gönül Sultanları ve Hak Sohbetleri” adıyla biraraya getirerek yayımlamıştır.
Kabri Şerifi, Cizre’de Seyyid Muhammed Kadri Mevlana Hazin (Kds) Hazretlerinin ve evlatlarının da bulunduğu, Hz. Nuh (AS)’ın Merkadi Şerifinin hemen yanındaki bir merkad içindedir.