Halidi-Nakşi geleneğin en önemli özelliklerinden birisi ilim ve tasavvuf birlikteliğini sağlamak, şeriatın ilkelerine sımsıkı sarılmak, nefisle mücadelenin yanı sıra cihad ruhuyla yetiştirilen mürşitlerin ve şeyhlerin aynı zamanda birer aksiyon adamı olarak yetiştirmektir. Molla Abdullah Akdeniz’in ifadesiyle “Ashab-ı kiramın yolunu takip eden tarikat şeyhleri birer komutan, müritler ise birer askerdi” Nitekim Şeyh Abdullah Efendi’nin emriyle yeğeni ve halifesi olan Şeyh Mahmud Efendi’nin müritlerle beraber, Kars’a giderek 1877 yılında 93 Harbine katılması bunun bariz bir göstergesidir.
Şeyh Mahmud, Şeyh Ali Sebtî’nin 1242/1827 yılında Palu’ya geldiği yıl Melekan’da dünyaya gelmiştir. Melekan’da Molla Abdullah Kuk’tan okumuş, ondan ilmî icazet almıştır. 1294/1877 yılında ise amcası Şeyh Abdullah Melekani kendisine tasavvuf icazeti vermiştir. Böylece mürşid-i kâmil Şeyh AbdullahEfendi’nin vefatından sonra ilim ve tarikat hizmetleri yeğeni ve postnişini Şeyh Mahmud tarafından yürütülmüştür. O da müritlerini bir bölümü penceresiz olan çilehanede kırk gün devam eden fikir, zikir ve riyazetle seyr-i sülük eğitimine tabi tutuyordu. Şeyh Mahmud Efendi, 13 halife yetiştirerek bunlara icazet vermiştir. Bunlardan birisi Şeyh Said’le kıyam eden oğlu Şeyh Abdullah es-Sanî, bir diğeri de Şeyh Kekê unvanıyla bilinen ve daha sonra Şeyh Ebu Bekir Efendi’ye icazet verecek olan Şeyh Abdülmecid’dir. 1315-1316 yılında beraberinde kalabalık bir heyetle hac yolculuğuna çıkan Şeyh Mahmud, Şam’da Mevlânâ Hâlid’in kardeşi Şeyh Mahmud Sahib’in evlatlarından olan Şeyh Es’ad ile tanışmış ve ona misafir olmuştur. Ramazan ayını Şam’da geçiren ve burada büyük bir ilgi ile karşılanan Şeyh Mahmud, Şam’daki tekke ve camilerde halkı etkileyen vaaz ve irşatta bulunmuştur. Aziz Efendi’nin anlattığına göre Kâbe’de Efendi ellerini açarak Cenab-ı Allah’ın huzurunda mahcup olmaması için işlediği hataların cezasını bu dünyada çekmesi yönünde dua etmiş ve beraberindekilerden âmin demelerini istemiş, onlar da âmin demişlerdir. Hac dönüşünde belki de bu duanın bir kabulü olarak ağır bir felç geçiren Şeyh Mahmud birkaç yıl yatalak kalmış Rumî 1326, Miladî 1910 yılında Melekan’da vefat ederek burada defnedilmiştir.
Şeyh Mahmud Melekani’nin Silsile-i Şerifi
Kaynaklar ; Mevlana Halid Bağdadi sempozyumu , 04-05 Mayıs 2017 , Halidi Geneğin Melakan örneği bağlamında Şeyh Ebu Bekir’in hizmetleri , Naim Döner