Sivas – Ulu camii avlusunda Şeyhi İhramcızade hazretlerinin yanında
Sivaslı İsmail Hafız Hakkı Ürgübi Hazretlerinin (k.s.) Silsile-i Şerifi
1901 yılında Sivas’ın Ulu Atak mahâllesinde doğdu. Babası Feyzullah efendidir, dedesi İsmail Hakkı Efendi Sivas’a gelip yerleşmiş. Ataları Şam’dan Ürgüp’e daha sonra Zara’ya ve oradan da Sivas’a göç etmişler. Baba tarafından şecere silsilesi Hazreti Hüseyin’e kadar ulaşır. Annesi Hatice hanımın soyu da Horasanda Anadolu’ya İslâm’ın yayılması için gönderilmiş büyük mücahitlerden Şeyh Mahmut Merzubani Hazretleri Zara’nın Tekke köyünde Türbesinde medfundur. Çok az insanlara nasip olacak olayları hayatında yaşayan ve şahsında bütünleştiren bir güzel insanın ana ve baba soyunun Hazreti Peygambere kadar ulaşması tamamıyla Cenabı Allah’ın bir lutfudur. Annesiyle babasının evliliği kendisinden şöyle nakil edilir:
“-Annemi evvelce birine nişanlamışlar lâkin nişanı erkek tarafı geri bırakmış. Tekrar başka birine nişanlamışlar fakat bir müddet sonra bu nişan da bozulmuş. Bu defa dayılarım annemi babamla evlendirmişler. Babam Seyyid, annem Şerif’tir. Eğer önceki o iki nişandan biri evliliğe dönüşseydi, elmas çamura düşmüş olurdu”.
Merhum Hafız Hakkı Ürgubi Hazretleri ilk tahsiline medresede başlamıştır. Öğrenciliği sırasında bir kız iki erkek kardeşini kaybetmiş, babası Rus Harbine katılmış ve bir daha da kendisinden haber alınamamıştır. İki sene sonra annesini kaybederek yetim ve yalnız kalmıştır..Bu zor şartlarda medrese tahsilini sürdürememiş fakat hafızlığını tamamlamıştır. Bundan sonra Hafız Hakkı ismi ile tanınır olmuştur. Askerliğini Sivas’ta yapmış, burada Nakşibendî Tarikatı Şeyhi İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretler ile tanışmış ve uzun yıllar yakın dostlukları ve samimi muhabbetleri devam etmiştir.
Yedi yaşında namaza başlamış ve kazaya namazı kalmamış. Şakadan da olsa yalan konuşmamıştır.
Resmen emekli olduğu 1977 yılına kadar ilk defa Hoca İmam Camii sonra Vişneli Camii, Meydan Camii ve Osman Paşa Camilerinde olmak üzere 52 yıl imamlık yapmıştır.
Bir teneke buğdayın 14 lira olduğu yıllarda 12 lira 55 kuruş maaş alıyordu yani bir aylık maaşı ile karşılığında bir teneke buğday alamıyordu. Fakat Camiler boş kalmasın bilhassa bu ihvana hizmet ve Şeyhine yardım emeliyle bu görevi sürdürüyordu.
Son derece mütevazı, kendini ön plana çıkarmayan, devamlı tefekkür hâlinde olmayı tercih eden merhum Hafız Hakkı Ürgubi Hazretleri, İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri’’nin, mürşidi Mustafa Tâki Hazretlerinin tekkesine gittiğinde onun dikkatini celp ediyor ve tekkesinde imamlık yapmasını istiyor. Terbiyesi, ahlâkının güzelliği kendisini Tâki Efendi Hazretlerine sevdiriyor ve Tarikata intisab ediyor.
Mustafa Tâki Hazretlerinin vefatından sonra Şeyh olan İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri, Hafız Hakkı Efendiyi genel Halifelikle görevlendiriyor. İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri yaşadığı müddetçe müridlerinin hizmet ve terbiye görevini Hafız Hakkı Efendi’ye vermiş, vefatından sonra Şeyhlik makamında aynı hizmeti sürdürmüştür.
Bu hizmeti döneminde çok güzel bir topluluk oluşturmuş, Resulullah (S.A.V) Efendimizin hayatını şahsında ve Müridlerinde gündeme getirip canlı birer örnek olmuşlardır. Bu güzel insan güzel yaşadı, güzel bir günde (Beraat gecesi), güzel bir şekilde Rabbine teslim oldu.(18 Şubat 1992.)Yaşamında olduğu gibi ölümünden sonra da sevdiği insan İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri ’nin Ulu Camii bahçesindeki kabrinin yanı başına âdeta kucağına defin edilmiştir.
Mevlâ güzel insanlarla ahiret de birlikte olmayı sevenleri ile nasip etsin. Peygamberimizin ve güzel insanların şefaatlerinden mahrum etmesin! Ne mutlu güzel yaşayıp güzel ölenlere!