Aksaray – merkez’e 20 km uzaklıktaki Taptuk köyünde
Tapduk Emre Türbesi, Aksaray ilinin kuzeyinde 20 km. mesafede, Tapduk köyü sınırları içerisindedir. Köy Ekecik dağının eteğinde kurulmuştur. Tapduk Emre’ye ait olduğu söylenen, dağ eteğinin üst kısmında yer alan ve son yıllarda yeniden çevre düzenlemesi yapılan türbe ve cami bulunmaktadır. Üç boğdamlı olarak yapılmış üstü hasır ve kavak ağacı ile örtülü cami içinde sağ kısmında ahşap parmaklıkla çevrili mezar yer almaktadır.
1988 yılında yıkılan cami kaldırılarak doğu tarafına taştan yapılmış, minaresi bulunan yeni cami inşa edilmiştir. Eski cami içinde yer alan Tapduk Emre’ye ait olduğu söylenen mezar bozulmadan üst kısmına taş sanduka yapılmıştır. Taş sandukanın etrafı dikdörtgen şeklinde bir duvarla çevrelenmiştir. Tapduk Emre mezarının görülmesi amacıyla duvarın üst tarafına demir parmaklıklı pencere yapılmıştır.
Yeni yapılan cami ile taş sanduka türbe arasındaki eski caminin yıkımı sırasında insan kemiklerine rastlanmış ve bunların Derviş Tapduk Emre’nin müridlerine ait olduğu düşünülmüştür. Toplu mezar bulunan odanın sol tarafında taşla yapılmış ve baş kısmına sarık şeklinde baş taşı olan bir mezar bulunmaktadır. Mezarın Yunus Emre’ye ait olduğu kabul edilir. Mimari açıdan eski olan Yunus Emre’ye atfedilen bu mezarın baş taşı dışında hepsi yeni malzemeden yapılmıştır.
Anlatılır ki, Rum erenleri, Hacı Bektaş Veli’ye giderken Emre’ye “haydi sen de bizimle gel”, dediler. Emre, çok güçlü bir erdi. “Dost divanında erenlere nasip veren Hacı Bektaş adında bir er görmedik”, dedi ve Hacı Bektaş’a gitmedi. Emre’nin sözünü Hünkâr’a ilettiler. Hünkâr, Sulucakarahöyük’te Kadıncık Ana’nın evine yerleşince, çeşitli bölgelerden gelen muhipler, müritler ıhtırılmaya başlandı. Bu arada Hünkâr, Saru İsmail’i gönderip Emre’yi çağırttı. Emre yanına gelince Hacı Bektaş, “siz, dost divanında erenlere nasip veren Hacı Bektaş adında bir kimse görmedik demişsiniz, siz o nasip veren elin bir nişanesi/işareti olduğunu da bilir misiniz?”, diye sordu. Emre, “o divanda bir yeşil perde vardı, onun ardından bir el çıktı, bize nasip verdi. O elin avucunda güzel, yeşil bir ben vardı, şimdi bile görsem tanırım”, dedi. Bunun üzerine Hacı Bektaş elini açtı. Emre, Hacı Bektaş’ın avucunda o güzelim yeşil beni görür görmez üç kez “tapduk Hünkârım”, dedi. Bundan sonra da adı, Tapduk Emre kaldı. Emre başındaki tacı çıkarıp Hünkâr’a teslim etti. Hünkâr, tacını tekbirleyip giydirdi. Velayetnamede Tapduk Emre’ye Yunus Emre’nin gönderilmesi vesilesiyle yer verilir.
Kaynaklar ; Aksaray Evliyaları , Abdulhalim Durma