Trabzon – Çaykara – Akdoğan köyünde medresesinin yanında
Müderris ve alim Tayyib Zühdü Efendi, Trabzon’un Çaykara ilçesi Akdoğan köyünden (Hopşera-i Ulya Köyü) Hacı Ali oğlu Hacı Hasan oğlu Hacı Mustafa oğlu Hacı Ömer oğlu Hacı Osman Hilmi Efendi’nin oğludur. 1867 yılında Akdoğan köyünde dünyaya gelmiştir. Bu köyde müderris olan babası Hacı Osman Hilmi Efendi’den okuyup icazet almıştır. Babasından sonra Hopşera-i Ulya müderrisliğine tayin edilmiş ve ömrünün büyük bir bölümünü kendi köyündeki medresede görev yaparak geçirmiştir. Bir ara Of merkez müderrisliği ve Of bölge müfettişliği görevlerinde de bulunmuştur.
Babası ve hocası olan merhum Osman Hilmi Efendi, kendisi gibi, bölgede çok sayıda alimin yetişmesine vesile olmuş çok kıymetli bir müderris, mürşid ve alim bir kişi idi. Kucunga (Akdoğan Köyü) medresesini ilk defa o inşa etmiş ve bu medresede uzun yıllar müderrislik yapmıştır. Çok sayıda ilim erbabı yetiştirmiştir. Babasından sonra oğlu Tayyib Efendi bu medreseyi yenileyerek bugünkü duruma getirmiş ve kendisi de bu medresede uzun yıllar müderrislik yapmış, büyük alimler yetiştirmiştir. Son zamanlarda eskiyen medrese köylüler ve bu köyden olup Erzurum’da tüccar olan Hafız Nazım Okur tarafından restore edilerek yenilenmiştir.
Tayyib Zühdü Efendi‘nin babası Hacı Osman Hilmi Efendi, muttaki, tasavvufi halvete de girmiş, fakat bu yönünü kimseye açıklamamıştır. İlim sahibi, mert ve cesur bir kişi idi. Torunlarının anlattığına göre, oğlu Tayyib Zühdü Efendi’yi Koçiyos Mahallesi sakinlerinden Müftüzadelerin kızı Amine Hanım’la nişanlamıştı. Müftüzadelerin Kondu köyünden Cansızoğlulları ile hısımlıkları varmış. O yıllarda eşkiyalık yaygın olarak da kol geziyordu. Hacı Osman Efendi bir gün Of’tan yaya olarak Çaykara’ya giderken, Kondu nahiyesinde yola yakın olan Cansızoğulları konağına yaklaşınca, konağa mensup birkaç eşkiya, Hacı Osman Efendi’nin yolunu kesmiş ve kendisinden, oğlu Tayyib’in, nişanlısı Amine Hanım’ın nişanını bozmasını, onu kendilerinin gelin yapmak istediklerini ifade etmiş ve bunu yapmadığı takdirde kendisini öldürecekleri tehdidinde bulunmuşlardı. Soğukkanlılıkla onları dinleyen Hacı Osman Efendi, onlara demiş ki:”Bana biraz izin verin, şöyle bir kenara çekileyim, sonra size cevap vereceğim:’ Onlar da “pekiyi olur” demişler ve izin vermişler.
Hacı Osman Efendi kenarda müsait bir yerde iki rekat namaz kıldıktan sonra, eşkiyanın yanına dönerek şöyle demiş. “Hayatta üç şeyde hevesim vardı; Biri alim olmak, diğeri hacı olmak. Üçüncüsü şehid olmak. ilim sahibi olmayı Allah Teala bana nasip etti. Hacı da oldum. Üçüncü isteğimin gerçekleşmesi için buyurun” dedikten sonra kollarını iki yana doğru açarak onlara meydan okumuştu. Fakat onun bu cesareti karşısında büyülenen eşkiya kendisine dokunmayıp serbest bırakmışlar. Ancak, ne gariptir ki, bir zaman sonra devlet hakimiyeti yeniden kurulunca, eşkiyanın temizlenmesi emri çıkmış ve jandarmalar anılan kişilerin evi önünde pusu kurarak, kurnazlıkla o evden beş eşkiyayı tek tek kapıya çıkarmayı başararak hepsini aynı yerde öldürmüşlerdi. Bu olay, bir ilim adamına yapılan zulmün akıbetini göstermesi bakımından son derece enteresandır. Düşündürücü ve ibret vericidir.
Hacı Osman Efendi ve oğlu Tayyib Zühdü Efendi, bir Cuma günü yayladan köye inerken öğle vakti Görnek mevkiine gelince Hacı Osman Efendi: “Burada Cuma namazını kılalım” demiş, bunun üzerine oğlu Tayyib Zühdü Efendi, Cuma namazını kılmanın şartları gerçekleşmediğini, şartlardan birinin cami, diğerinin cemaat bulunması, dolayısıyla şartlar gerçekleşmediği için Cuma namazını kılmaları gerekmediğini söyleyince, Hacı Osman Efendi, şu cevabı vermiş: “Evet farz olmadığı için Cuma namazı kılmayabiliriz. Fakat kılarsak Allah Teala, bize ‘niçin kıldınız’ diye sormaz. Ama ‘niçin kılmadınız’ diye sorabilir:’ Tayyib Zühdü Efendi, akıllı, hoşgörülü ve dirayetli bir zattı. Uzun boylu, aksakallı, çok temiz giyinen, bakımlı, titiz bir insandı. Her şeyi özeldi. Eşyasını kimseye elletmezdi. Tuvaletinin mandalı bile ayrı idi.
Çaykara Merkez Camii’nde bir gün vaaz ederken, vaazında, ziraatla uğraşıp Ramazan orucunu tutmakta zorlanan çiftçilerin oruç tutmayabileceklerini söylemişti. Bu fetvası büyük bir tepki görmüş ve şikayet konusu olmuştu. Bu vesile ile Samsun Şer’iye Mahkemesi’ne şikayet edilmiş ve şikayet üzerine, ifade vermek için mahkeme kendisini Samsun’a çağırmıştı. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra anılan mahkemeye giderek ifade vermiştir. Mahkemede verdiği ifadede haklı bulunarak ilmi kudreti, mahkeme heyeti tarafından takdir edilmiş ve Of-Çaykara medreselerinin müfettişliğine tayin edilmiştir.
Tayyib Zühdü Efendi yörede Hopşera-i Ulya, yukarı Hopşera müderrisi olarak tanınmaktaydı. Daha sonra bölgedeki medreselere müfettiş tayin edilmiştir. Bir ara Of merkez vaizi olarak da görev yapmıştı .
Tayyib Zühdü Efendi, devrinin en büyük alimlerindendi. Defalarca icazet vermiş ve Türkiye çapında değerli , ehliyetli ve muktedir din adamları, müderrisler yetiştirmiştir. Uzun yıllar babasının medresesinde müderrislik yapmıştır. Babası gibi çok sayıda icazetler vermiş ve büyük alimler yetiştirmiştr.
Vefatı
Merhum Tayyib Zühdü Efendi hazretleri, 1940 yılında yakalandığı amansız bir mide rahatsızlığından (muhtemelen mide kanserinden) kurtulamayarak 73 yaşında iken , bir Ramazan ayı Kadir gecesinde vefat etmiştir. Yeri cennet, makamı ali olsun! Amin .
Kabri, babası Hacı Osman Efendi’nin kabrinin yanında , ders okuttukları medresenin arka kısmındadır. Şefaatlerini dileriz. Amin , amin , amin!
Kaynak ; Yolumuzu Aydınlatanlar -2 , Yahya Kutluoğlu , İbb Yayınları