edirne – merkez – seyyidler mezarlığı
Aslen Üsküp’lü olan Osman Vahdeti Efendi, İsmail Hakkı Bursevi’ye Üsküp’te görev yaparken intisap etmiş ve onunla birlikte Köprülü, Ustrumca ve Bursa’ya gitmiştir. Bir müddet İstanbul’da Osman Fazli-i İlahi’nin hizmetinde de bulanan Vahdeti, İsmail Hakkı ile beraber Magosa’ya Fazli’yi ziyarete gitmiş, vefatına kadar orada kalmış, cenazesinin yıkanmasına yardım etmiş ve cenazesini kıldırmıştır. Vahdeti, Fazli’nin oğlu Ali Dede ile birlikte Kıbrıs’tan İstanbul’a dönmüş ve daha sonra şeyhin tavsiyesine uygun olarak tekrar Bursevi’nin yanına gelmiştir. Osman Efendi’nin önemli bir hususiyeti de, İsmail Hakkı’yı·, şeyhi Fazli ile ilgili hatıratını kaydettiği Tamamü’l-Feyz’ı yazmaya teşvik etmiş olmasıdır.
Halife olarak Edirne’ye gönderilmesi ve orada uzun süre kalması nedeniyle Edirneli olarak da şöhret bulan Osman Efendi’ye “Vahdeti” mahlası şeyhi İsmail Hakkı tarafından verilmiştir. Edime’de hem Celvetiyye adabı üzere irşadla hem de tedrisle meşgul olan Vahdeti Osman, Ramazan 1110/Mart 1698’de Hasan Sezayi-i Gülşeni ile kısa bir müddet birlikte bulunmuş, bu esnada aralarında büyük bir sevgi ve muhabbet husille gelmiştir. Bu muhabbetin etkisinden olacak ki, Vahdeti’nin başladığı nazmı Sezayi tamamlamış ve Divan’ına almıştır. Söz konusu bu nazın şöyledir:
Bana sensiz yemek içmek haram-ender-haram olsun
Firakınla geçen günler kıyam-ender-kıyam olsun
Perişanlık diler dil kayd-ı zülfünde nice demdir
Hevadarın olanlar sevdiğim ko bi-nizam olsun
Fena gül-zarın servi durur ber-pa ayağ üzre
Hakikat bağı servisin sana herdem hıram olsun
Bana güldürme ağyan tecellinle beni güldür
Nigah et bana ‘uşşakın içinde ihtiram olsun
Dilersen yar ile vahdet koma ağyarı kalbinde
Safa-yı Vahdeti tek bul Sezayi ihtimam olsun
Vahdeti Osman Efendi, 1136/ 1724’te Edirne’de vefat etmiş ve Uzun Kaldırım’da Ayşe Kadın Hanı (Ekmekçizade Ahmed Paşa Kervansarayı) bitişiğindeki Seyyidler Kabristanı’na defnedilmiştir. İrtihallerine dair oğlu Senai bir manzume inşad etmiştir ki, o da şöyledir:
Hükm iderdi dar-ı dehre ol Süleyman-ı zaman
Misl ü manend ü naziri yoğidi kadan ka’a
Böyle bir zat-ı mükerrem kutb-ı devran idi kim
Gelmedi fevkinde bir er anın asrında şeha
Salifü’z-zikrin kemalin anladın bildinse ger
Cümle irfanında anın dere olundı bi-riya
Bu Senai derd-mendi eyledi kaim-makam
Gitdi (ler) ahbab u daye eylediler elveda
Gülşeni Nazir İbrahim Efendi’nin, onun vefatına söylediği tarih ise şu şekildedir:
Pişva-yı fazılan-ı Edrine gitdi hayf
Eyleye ya Rabbi mesken lutfun ile cenneti
Harf-i cevherdar ile tarihini didi Nazir
Hu diyü ‘Osman Efendi içdi cam-ı vahdeti 1136/ 1724
Kaynak ; Osmanlının İkinci Başkenti Edirne’de Tasavvuf Kültürü , Dr. Selami Şimşek , Buhara Yayınları